Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, cilt.30, sa.1, ss.229-249, 2024 (Hakemli Dergi)
Acente, müvekkili adı ve hesabına sürekli olarak sözleşmeler akdeden veya bu sözleşmelerin
kurulmasına aracılık eden bağımsız tacir yardımcısıdır. Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ayrıntılı
şekilde düzenlenen acentelere kanunda tanınan yetkilerden biri de müvekkillerini davada temsil
edebilmektir. TTK m. 105/2 hükmüne göre aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerden doğacak
uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla
dava açılabilir. Hüküm ayrıca yabancı tacirler adına acentelik yapanlar bakımından özel bir düzenleme
getirerek, bu acenteler hakkındaki sözleşmelerde yer alan bu hükme aykırı şartların geçersiz olacağını
da öngörmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi yakın tarihte verdiği çeşitli kararlarda bu hükmün
milletlerarası usul hukuku anlamında bir münhasır yetki kuralı olduğunu savunmaktadır. Bu yorumun
isabetli olup olmadığı meselesi, çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, çalışmamızda
öncelikle TTK m. 105/2 hükmünde düzenlenen bu temsil yetkisine dair kısaca bilgi verilecek, sonrasında
Yargıtay’ın söz konusu kararlarında yaptığı tespitlere değinilecek, akabinde münhasır yetki kurallarının
temel özellikleri kısaca ele alındıktan sonra Yargıtay’ın yaptığı tespitlerin bu temel özelliklerle uyum arz
etmediği yönündeki görüşümüz ortaya konacaktır.
An agent is a self-employed merchant who, as a profession, enters into contracts it brokers or makes in
the name and on behalf of its principal. The institution of agency is thoroughly regulated in the Turkish
Commercial Code (TCC), and one of the powers granted to agents therein is the authority to represent
their principals in legal proceedings. According to TCC Article 105/2, an agent can file lawsuits on
behalf of its client or, conversely, be sued in the same capacity for disputes arising from the contracts they brokered or made. The provision also introduces a specific regulation for agents acting on behalf
of foreign merchants, stipulating that any terms contrary to this provision in agreements regarding these
agents will be deemed invalid. The 11th Civil Chamber of the Court of Cassation has recently decided in
various decisions that this provision constitutes an exclusive jurisdiction rule in terms of international
procedural law. Whether this interpretation is accurate constitutes the subject of this paper. Within
this framework, we will first provide brief information about the authority to represent specified under
TCC Article 105/2. Subsequently, we will address the determinations made by the Court of Cassation
in its decisions. Afterwards, after briefly discussing the main characteristics of exclusive jurisdiction
rules, we will explain our opinion that the Court of Cassation’s findings are not in line with these main
characteristics.