19. Uluslararası Türk Ortodonti Derneği Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 1 - 04 Kasım 2025, ss.221-222, (Özet Bildiri)
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, tek taraflı maksiller gömülü kanin dişlerin oklüzal stabiliteyi bozacağı
düşünülerek, kondil morfolojisinde değişikliğe sebep olacağı hipoteziyle panoramik radyografi
üzerinden bu ilişkiyi incelemektir.
MATERYAL-METOD: Çalışmaya Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne tedavi için
başvurmuş ve maksiller unilateral gömülü kanine sahip 364 birey (169 gömülü sağ (MIR), 195
gömülü sol kanin (MIL)) dahil edilmiştir (ortalama yaş: 18±2,4 yıl). Kondil şekilleri panoramik
röntgenler üzerinden dört gruba (yuvarlak, açılı, düz, sivri) ayrılarak, gömülü-taraf (IL) ve karşı-taraf
(CL) dağılımları kendi içlerinde ve birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Ardından yuvarlak kondil formu
normal, diğer şekiller anormal olarak sınıflandırılmış, 13 ve 23 gömülü bireyde IL ve CL
dağılımları ayrı ayrı incelenmiştir. Tüm istatistiksel analizler IBM SPSS Statistics 22.0 (Armonk,
NY, ABD) kullanılarak yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra Ki-Kare testi ve Bowker simetri
testi yapılmıştır. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak belirlenmiştir.
BULGULAR: Kondil şekilleri IL ve CL taraflarında anlamlı dağılım göstermiş (p=0,000), ancak iki
taraf arasında önemli anlamlı fark bulunmamıştır. İkili karşılaştırmalarda, Yuvarlak-Açılı hariç
hepsinde anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p<0,05). 13 ve 23 gömülü bireylerde, IL ve CL tarafları
arasında normal ve anormal kondil şekillerinin dağılımı arasında anlamlı fark bulunmamıştır
(p>0,05).
SONUÇ: Maksiller unilateral gömük kanin varlığı kondil morfolojisini belirleyen tek faktör
olmayabilir. İleri görüntüleme teknikleri kullanılarak yapılacak çalışmaların gömük kanin varlığının
kondil morfolojisiyle ilişkisine ışık tutacağı düşünülmektedir.
AIM: Aim of this study is to investigate, through panoramic radiography, relationship between
unilateral maxillary impacted canines(UMIC) and condylar morphology, based on the hypothesis
that impactions may disrupt occlusal stability and affect the condylar shape.
MATERIALS-METHODS: The study comprised 364 individuals with UMIC (169 with impacted
right(MIR), 195 with impacted left canines(MIL)) who sought treatment at Marmara University
Faculty of Dentistry (mean age:27.09±11.52 years). Condyle shapes were categorized into four
groups (round, angled, flat, pointed) via panoramic images, and their distributions on the impact
side(IL) and contralateral side(CL) were analyzed and compared within themselves and each other.
Then, round condyle form was classified as normal, and other shapes as abnormal. Distributions
were examined separately on IL and CL sides in 13 and 23 impacted individuals. All statistical
analyses were done with IBM SPSS Statistics 22.0 (Armonk, NY, USA). Besides descriptive
statistics,
Chi-Square test and Bowker’s test of symmetry were performed. Significance level was set at
p<0.05.
RESULTS: Condyle shapes showed significant distribution within IL and CL sides(p=0.000), but
no significant difference was observed between two sides. Pairwise comparison showed
significant differences in all except Round-Angled(p<0.05). In 13 and 23 impacted individuals, no
significant difference was found between distribution of normal and abnormal condyle shapes
between IL and CL sides(p>0.05).
CONCLUSION: The presence of a unilateral maxillary impacted canine may not be the sole
determinant of condylar morphology. Further studies using advanced imaging techniques are
needed to shed light on the potential relationship between impacted canines and condylar
morphology.