Timaş Yayınları, İstanbul, 1997
Türkistan olarak kabul gören bölgeyi oluşturan
Kazakistan,
Kırgızistan,
Özbekistan[1]
ve Türkmenistan 1715-1897
yılları arasında Rusya tarafından yavaş yavaş fakat kararlı, planlı bir şekilde
işgâl edilmiştir; yine bu dönemde Doğu Türkistan'ın
Çin hâkimiyetine
bırakılması sağlanmıştır. Buhâra ve
Hokand,
1873 ve 1876 yıllarında işgâl edilmesine rağmen, Çarlık Rusyası zamanında içişlerindeki
muhtarlıklarını bir dereceye kadar korumuşlardır. Bu bölgeler de Bolşevik
ihtilalinden
sonra 1920 yılında "Buhâra ve Hîve Sovyet Halk Cumhuriyetleri"
olarak ilan edilmişlerdir.[2]
SSCB'nin
dağılmasından sonra ortaya çıkan manzara, Rusya Cumhuriyeti'nin içişlerindeki
karışıklıklara rağmen, özellikle Türk cumhuriyetlerindeki varlığını devam
etmesi yönündeki destek ve teşviklerin temelinde ele aldığımız dönem olaylarının
büyük etkisi vardır. Diğer bir ifâde ile, inceleme dönemimizdeki senaryolar,
planlar, oyunlar, bugünküler ile mâhiyet ve tatbikat açısından son derece
benzer veya biri diğerinin devamıdır.
"Sömürgecilik–Pan-İslamizm Işığında, Türkistan
(1856-1922)", Türk dünyasındaki gelişmelerle ilgili tasarlamış olduğum
daha geniş çalışmamın ilk bölümünü oluşturmaktadır. Bu kitap, doktora tezi
olarak savunduğum "Pan-İslamizm Tartışmaları Işığında Türkistan
(1864-1922)"ın, tez halindeki bir çalışmada gereksiz görülebilecek, fakat
konuyla ilgilenenler için faydalı olacağına inandığım bazı metinlerin ilâve
edilmiş halidir. Çalışmam henüz proje ve çerçeve safhasında iken konuyu daha
yakın dönemlerden günümüze getirecek şekilde ele almak istiyordum. Fakat yaptığım
ön araştırmalar, bu konu hakkında sağlıklı bir sonuca ulaşmak için biraz daha
gerilere gitmenin gerekli olduğunu gösterdi. Şüphesiz bütün siyâsî ve sosyal
araştırmaların az veya çok tarihî boyutları vardır. Siyasal tarih dikkate alınmadan
bugünkü hiçbir siyâsî oluşumu veya sistemi inceleyemeyiz. Türkistan için böyle
bir ihtiyaç çok daha fazladır. Çünkü Türkistan'ın 1990'lardaki durumu genel
hatlarıyla en azından bir buçuk asırlık, daha teferruatlı boyutlarıyla yaklaşık
4-5 asırlık politikaların neticesidir.
Türkistan'ın belli bölgelerine hasredilen çalışmalar,
genellikle incelenen alan ile ilgili derinlemesine bilgileri, araştırma ve
sonuçları vermektedir. Fakat Türkistan'ı oluşturan ülkelerin ortak kaderi,
ortak özellikleri ve yaşadıkları müşterek tarihle ilgili zaman ve mekân açısından
daha şümûllü fakat bunun tabiî sonucu olarak bazı teferruatların ihmâl edildiği
araştırmalara ihtiyaç vardır. Bölge tarihinin en önemli dış unsuru olan Rusya'yı
ele aldığımız zaman, ana hatlarıyla değişmeyen bir politika görülmektedir.
Rusya'nın her bölge ve ülke için farklı gibi görünen politikalarının mâhiyeti
ve mukâyesesi gerekmektedir. Bunun yanında Dünya Savaşları öncesi İngiltere'nin
bu bölge ile ilgili izlediği politikaları eylem, sebep, sonuç açısından ele
almamız gerekmektedir. İncelenen bölge ve dönemle, Türkistan halklarının karşısında
bulunan devletlerle ilgili "standart" diyebileceğimiz genellemeleri,
tarihî vesikalar ve gerçekler ışığında
tekrar gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Çalışma alanı metodu açısından ilham kaynağım, Jacob
M. Landau'nun
The Politics of Pan-Islam, Ideology and
Organization (Oxford, 1990) adlı eseridir. Daha önce de aynı yazarın Pan-Turkism in Turkey: A Study of
Irredentism, (London, 1980) adlı çalışması yayınlanmıştır. Yazar her iki
araştırmasında da içinde bulunduğumuz dönem Türk ve İslâm dünyasının
problemlerini yaklaşık bir asırlık tarihî boyutuyla ele almış ve kendi yorumları,
görüşleri ve kanaatlerini de ekleyerek bugünkü gelişmeler için sonuçlar üretmiştir.
Yeri geldikçe temas edeceğimiz gibi Landau, Pan-İslamizm
hareketini II. Abdülhamid ile başlatarak, Müslümanların bu dönemde
evrensel bir İslâm devleti kurmayı hedeflediklerini iddia eder. Bu doğrultudaki
yorumlarıyle Rusya'daki Müslümanların bağımsızlık mücadelelerini,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ele alır. Daha sonra uluslararası İslâmî
kuruluşları ve bilhassa İslâm Konferansı Örgütü'nü, 'İslâm Devleti
kurma hedefi güden Pan-İslamizm hareketi'nin bir safhası olarak takdim eder.
Landau'nun
görüşlerinin gerek konuyla ilgili araştırmalarda, gerekse günümüz uluslararası
ilişkilerde son derece kabul gördüğünü belirteyim. Bu gibi görüşlerin, araştırma
çevreleri ve medyanın tasvibinden öteye, uluslararası politikaların oluşmasında
en mühim âmil durumuna geldiği, son yıllarda sıkça görülmektedir.
Biz inceleme alanımızı zaman ve mekân olarak
Landau'dan daha sınırlı tutma mecburiyetini hissettik. Mevcut kaynakların sağlıklı
bir şekilde seçimi ve gerekli olanlarının tüketimi için böyle bir sınırlamanın
zarûri olduğunu gördük. Bununla beraber, sınırlarımızı, bu alanda, özellikle
Türkiye'de yapılan araştırmalardan oldukça geniş tuttuk. Şüphesiz daha dar
zaman ve mekân sınırları içerisinde ulaşılan sonuçlar bizim için en önemli
malzemeleri oluşturdu. Bunda, konuyu, sadece tarih açısından değil de siyaset
bilimi veya uluslararası ilişkiler açısından ele almamızın da etkisi vardır.
Landau ve benzeri sonuçlara ulaşan araştırmacıların
değerlendirmeye almadıkları veya Osmanlı Arşivi'nin
durumu sebebiyle değerlendiremedikleri Osmanlı belgelerini de diğer belgeler ve
kaynaklarla birlikte değerlendirdik. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde son yıllarda
verimli çalışmalar yapıldığı halde, Zengibar arşivini
kullanan Landau için Osmanlı Arşivi'nde, daha önceki yıllarda da son derece
önemli ve zengin belgeler bulunmaktaydı. Fakat bunların değerlendirilmediğini
görmekteyiz. Böylece adı geçen yazarın ve benzerlerinin inşâ ettikleri yapı en
temel unsurlarından mahrum bulunmaktadır. Böyle bir eksiklikle ulaşılan sonuç
ise, körlerin fili değerlendirmesinden farksızdır.
Türkistan'la ilgili yerli ve yabancı birçok araştırmalar
yapılmıştır. En önemli çalışma, şüphesiz, bu sahanın en büyük otoritesi olarak
kabul edilen[3]
Zeki Velidi Togan'ın
Bugünkü Türkistan (Türkili) ve Yakın
Tarihidir. Çalışmam boyunca genel tarihî bilgiler için, Togan'ın bu eserini
esâs alıyorum.
Togan, hemen hemen bütün kaynakların atıfda bulunduğu, olayların en
hareketli döneminde siyâsî sorumluluk taşımış, bir müddet Bolşeviklerle çalışmış,
bir ilim, fikir ve siyaset adamıdır.[4]
Togan'ın adı geçen eseri özellikle yakın dönemle ilgili bütün çalışmaların
birinci derecede kaynağını teşkil eder. Hatıralar'ı
ise özellikle 1910'lardan itibaren Togan'ın bizzat içerisinde bulunduğu
Türkistan'daki millî mücadele hakkında en önemli kaynak eserdir. Zaten eserin
alt başlığı da Türkistan ve Diğer
Müslüman Doğu Türklerinin Millî Varlık ve Kültür Mücadeleleridir.[5]
Batılı kaynakların sık sık atıfta bulunduğu diğer bir önemli otorite,
Zeki Velidi Togan'ın çağdaşı olmakla beraber ondan daha yaşlı olan Vasilii
Vladimirovich (İngilizce kaynaklarda Wilhelm olarak geçer) Barthold'dur[6].
En mûteber Türkistan uzmanı sayılan Barthold'un özellikle «Türkistan»
kelimesinde ısrarlı olduğunu belirtelim. Barthold'un çoğu Türkistan'la ilgili The Encyclopaedia of Islam'da yazmış
olduğu 247 madde, onun bu yönü hakkında fikir verir kanaatindeyim.[7]
1870'lere gelinceye kadar, Türkistanla ilgili Batılı
araştırmalar, yayınlar, raporlar genellikle Rus kaynaklarına dayanmaktadır.[8]
1831'de Buhâra'yı
ziyaret eden Wolf;
1840'da Türkistan'dan geçerek Herat'tan
Rusya'ya giden Abbott;
1843'te Buhâra'da öldürülen Conolly ve Stoddart;
1863'te derviş kılığıyla Hîve,
Buhâra ve
Semerkand'a
kadar giden Vambéry'nin
eserleri, gönderdikleri raporlar ve seyahatnâmeleri, Batılılar için temel
kaynaklar idi. Rus kaynaklarının dayanağı ise, daha çok tüccarların
pazaryerlerinde duydukları hikâyeler ve söylentilere dayanmaktadır.
[1]
Bolşevik yönetimi öncesinde müstakil bir Tacikistan yoktur. Taciklerin yoğun
olduğu bölgeler varsa da bunlar asırlardan beri Özebekistan'ın yani Buhâra ve
diğer komşu hanlıkların tebaasıdır.
[2]
Dr. Baymirza Hayit, "Sovyetler Birliği ve Hür Dünya Açısından Türkistan'ın
Stratejik Önemi", TDAD, XXI, ss.
78-86.
[3]
Bu saha ile ilgili bütün araştırmacıların Zeki Velidi Togan'ın çalışmalarına
verdikleri ehemmiyet sık sık dile getirilir. Togan'ın baş otorite olduğuna dâir
meselâ bkz.: Olaf Caroe, Soviet Empire,
The Turks of Central Asia and Stalinism (London, Macmillan & Co Ltd,
1953), s. v-vi.
[4]
Togan'ın hayatı, eserleri, ilmî, fikrî, siyâsî ve sosyal kişiliği ile bunların
değerlendirmesi için bkz.: Tuncer Baykara, Zeki
Velidî Togan (Kültür Bakanlığı, 1989).
[5]
Baykara'nın Hatıralar ile ilgili Diriliş (Sayı 2, Kasım 1969) dergisinde
yayınlanıp, Togan'a arzedilen ve takdirini alan makalesi için bkz. "Prof.
Zeki Velidi Togan'ın 'Hatıralar'ına Dair", a.g.e., ss. 161-170.
[6]
Yuri Bergel, "Barthold and Modern Orientel Studies", I.J.M.E.S., 12 (1980), s. 385.
[7]
Aynı yer, s. 396.
[8]
İngiliz Savaş Bakanlığı tarafından 1875'te hazırlanan "Rusya'nın Asya'daki
İşgalleri" adlı raporda bu durum açıkça zikredilerek, aksinin mümkün
olmadığını, çünkü Türkistan tarafında bir araştırmanın tehlikeli olduğu
bildirilir; British Documents on Foreign
Affairs; general editors Kenneth Boune and D. Cameron Watt, C. XI, Britain, Russia and Central Asia, 1865-1878;
Editor, David Gillard, s. 2; F.O. 1873.