Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, cilt.12, sa.27, ss.580-599, 2019 (Hakemli Dergi)
Ölüm ardından yakılan ağıtın sözel düzlemi, ölüm sürecinin anlatıya dönüştürülmüş
şeklidir. Ağıtlar ölümün haberini verir, biçimini tasvir eder, ölüm sonrasında geride kalanların
yaşamlarının yeniden dengeye kavuşması ve belirsizlik halinin son bulmasını sağlayacak
yönlendirmeleri taşır. Ağıt acı, üzüntü, öfke, çaresizlik gibi duygusal tepkileri betimler. Ağıt,
icraya bağlı bir türdür bu nedenle ağıtların yapısı yalnızca sözel düzlemle
sınırlandırılmamalıdır. Ezgilerle birlikte ağlamalar, inlemeler, çırpınmalar insan bilincinin
doğanın dönüştürücülüğüne verdiği tepkiler, ses ve hareketler yoluyla somutlanır ve bir ağıt
icrasında kültürel düzleme taşınır. Ağıtların ezgisi, ağıtçının ve ağıt törenine katılanların
bedensel hareketleri, ağıt türünün yapısal özelliklerini değerlendirebilmek için birlikte ele
alınmalıdır. Bu çalışmada yapısalcı bir yaklaşımla ağıtların içeriksel, ezgisel ve eylemsel düzlemi
ele alınmıştır. Anadolu Türkmen ağıtlarının düzenli ve değişmeyen bazı unsurlardan oluştuğu
saptanmış; bulguların, Anadolu Türkmenlerinin toplumsal düzenindeki işlevleri tartışılmıştır.
Sonuçta Türkmen ağıtlarının ölümle karşılaşan topluluğu karmaşadan dengeye yönlendiren bir
geçiş dönemi türü olduğu ve bu nedenle ağırlıklı olarak ağıtların içeriğinin, ölümün kendisinden
çok ölüm öncesi ve ölüm sonrasındaki yaşam unsurlarından oluştuğu belirlenmiştir.
On a verbal level, an elegy can be regarded as the narrative form of the death
process. Elegies transmit the news of death, depict manner of death and convey the guidelines
for re-ordering the lives of those left behind and dissolving the ambiguity following death. They
describe the emotional responses to death such as pain, sorrow, anger and despair. However, the
structure of an elegy cannot be limited to its verbal layout as the elegy is a performative poetic
form. In the performances of elegies, the tears, meanings, tremors, accompanying the tune, and
the responses of people to the transformative capacity of nature materialise through human
voice and gestures, and they are transferred onto a cultural level. In order to interpret the
characteristics of this poetic form, the melody of an elegy, the physical acts of its performer and
the audience should be evaluated together. In this study, the elegy is addressed as a performative
poetic form and the characteristics of Anatolian Turkmen elegies are discussed. Following a
structuralist approach, elegies are analysed on thematic, melodic and dramatic levels. As a
conclusion, it is established that Turkmen elegies follow some consistent and continuous
patterns. The function of the findings in the organisation of Anatolian Turkmenian society is
discussed. The elegies are types of rites-of-passage poems which guide the mourning
communities from turmoil to order; therefore, elegies mostly deal with matters of life preceding
and following death, rather than the death itself