İslamî ilimlerde şerh-haşiye türü yazım tarzı ve kaleme alınan eserlerin içeriğine dair eleştiriler Osmanlılar’ın son döneminde giderek yoğunlaşmıştır. İstanbul ve Kahire gibi bölgelerde cereyan eden yazım tarzı ve içeriğe dair bu tartışmaların izi söz konusu dönem ve coğrafyadaki neşriyattan takip edilebilmektedir. Fakat merkeze uzak bölgelerde böyle bir gündemin var olup olmadığını sorgulayan ve tartışmaların hangi mecrada devam ettiğini gösteren bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada Mardin’de yaşayan Abdurrahman b. Hâmid’in (ö. 1328/1910), klasik usul-i fıkıh geleneğini en iyi şekilde yansıtan eserlerden biri olan Beyzâvî’nin (ö. 685/1286) Minhâc’ı üzerine kaleme aldığı Bidâyetü’s-su’ûl adlı eseri incelenerek dönemindeki tartışmalara dair tavrı tespit edilmeye çalışılmıştır. Öncelikle dönem hakkında genel bilgi verilmiş ardından akademik çevreler tarafından yeterince bilinmeyen müellif tanıtılmıştır. Daha sonra eserin yazılış amacı, yazım türü açısından özellikleri ve kaynakları incelenmiştir. Böylece eserin kaleme alındığı dönemdeki tartışmaların neresinde durduğu, bu dönemde böyle bir eserin telif edilmesinin anlamı ve nasıl bir işlev gördüğü ile ilgili bir değerlendirme yapılmıştır. Buna göre yazılı kaynaklarda eserden çok bahsedilmediği fakat eserin özellikle Abdurrahman b. Hâmid’in yaşadığı bölgedeki öğrenciler arasında yaygın bir kullanıma sahip olduğu anlaşılmaktadır. Müellif, yaşadığı dönemde usul-i fıkha dair tartışmalara müdahil olmamış fakat bu tartışmalara rağmen klasik usul-i fıkıh geleneğini en iyi yansıtan eserlerden Minhâc üzerine bir şerh kaleme almıştır. Bu sebeple klasik usul-i fıkıh anlayışı ile şerh-haşiye şeklindeki yazım geleneğini devam ettirmeye çalışmıştır.
In the last period of the Ottoman Empire, criticisms regarding the style of writing in the form of commentary-hashiya and the content of the written works in Islamic sciences intensified. The traces of these discussions on the form and content of writing in regions such as Istanbul and Cairo can be traced in the publications of the period and geography in question. However, no study has been conducted to question whether such an agenda existed in regions far from the center and to show in which channel the discussions continued. In this study, the attitude of Abd al-Rahman b. Hāmid (d. 1328/1910), who lived in Mardin, towards the debates of his period is analyzed by examining his work Bidāyat al-su’ūl on al-Baydāwī’s (d. 685/1286) Minhāj, one of the works that best reflects the classical usul al-fiqh tradition. First, general information about the period is given and then the author, who is not sufficiently known by the academic circles, is introduced. Then, the purpose of writing the work, its characteristics in terms of writing form and its sources are analyzed. Thus, an evaluation was made about where the work stood in the discussions of the period in which it was written, the meaning of composing such a work in this period and what kind of function it served. Accordingly, it is understood that the work is not mentioned much in the written sources, but it was widely used especially among the students in the region where Abd al-Rahman b. Hāmid lived. The author did not intervene in the debates on usul al-fiqh during his lifetime, but despite these debates, he wrote a commentary on Minhāj, one of the works that best reflects the classical usul al-fiqh tradition. For this reason, he tried to continue the classical usul al-fiqh understanding and the tradition of writing in the form of commentary-hashiya.