III. Uluslararası Felsefe, Eğitim, Sanat ve Bilim Tarihi Sempozyumu, Giresun, Türkiye, 10 - 13 Ekim 2018, ss.208-209
Özet
Pop Sanat bir terim olarak ilk kez 1958 yılında, Britanyalı eleştirmen Lawrence Alloway’a ait bir makalede geçmektedir. Pop Sanat’ta; endüstriyel atıklardan gazete parçalarına, canlı-cansız çeşitli eşyalardan alınmış̧ mulajlardan hazır doğa nesnelerine kadar pek çok unsur kullanılarak üretilen eserler, bir sanat yapıtı olarak sunulmaktadır. Sanayi toplumlarının makineleşmiş̧ insanına bir tepki niteliğinde olan bu çalışmaların amacı, gerçek ile görüntü̈ arasındaki çarpıcı farkın vurgulanmasıdır. Pop Sanat, çıkış̧ noktasını nesnelerin ve dünyanın gerçeğinden alır ve soyut dışavurumculuğa bir tepki niteliğindedir. Her ne kadar 1950’lerde ortaya çıktığı ve 1960’larda bir akım olarak kendini kabul ettirdiği bilinse de aslında temelinin 20. yüzyılın baslarında Dadaizm’e dayandığı görülmektedir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Kuzey Amerika ve Avrupa'da genç insanlar arasında yaygınlaşan pop kültürün sanatı, sanatın da modayı etkilemesi sonucunda insanların giyimleri de değiştirmiştir. Pop Sanat’ın ortaya çıkmasında sosyo-kültürel yapının yanında siyasal ve ekonomik etkenler de rol oynamıştır. Özellikle II. Dünya savaşının ardından gerçek bir patlama yasayan Amerikan ekonomisi, tümüyle tüketime yönelik bir toplum yaratmıştır. Bu durum, hızla gelişen ekonomik ve toplumsal değerlere önem vermeyen yeni bir insan tipi oluşumuna neden olmuştur. Tabuların serbest bırakıldığı bu dönemde oluşan yeni insan tipinin yaşam biçimi, doğal olarak düşünce ve sanat alanına da yansımıştır. Pek çok alanda olduğu gibi sanat alanında da kökleşmiş̧ değer yargılarına başkaldıran yeni bir kuşak oluşmuştur. 1950'lerin ortalarında, Pop Sanat, sıradan nesnelerle gündelik hayata göndermeler yaparak hakim olan hiyerarşiyi alt üst etmiştir. Campbell’in çorbasının bir resmi, aniden bir Henri Matisse’in eserleri kadar önem kazanmıştır. Pop Sanat ambalajdan reklam panolarına, çizgi filmlere, çizgi romanlara, filmlere ve müziğe kadar birçok alanda günlük yaşamın içinde yer almıştır.
Sanat ve moda, tarihsel süreçte yaklaşımları açısından önemli ölçüde farklılıklar göstermiştir. Sanat tarihi, sanatsal gelenek bağlamında gösterilebilecek, tartışılabilecek ve yeniden değerlendirilebilecek efsanevi veya ideolojik anlatılardan oluşmuştur. Moda da ise bu yaklaşım stiller veya motifler yoluyla alıntılanmış ve bu süreç bilinçli olarak giysiye yansıtılmıştır.
Kıyafet veya moda kavramları incelendiğinde, ne giyileceği olgusunun toplumsal bir yönlendirme olduğu görülmektedir. Faydacı örtü veya bedenin dekorasyonu olarak kabul edilen modanın kökeni 19. yüzyılın ortalarında sanatın etkisiyle köklü bir değişim göstermiştir. Bu durum tesadüfi bir şey değildir. Moda kurumu; belirli üretim biçimlerinin, temsillerin, tüketime bağlı olan kıyafetlerin, sanat yapıtlarının yaratılmasına ve yayılmasına benzer yapıların ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır. Moda; izleyicilerin talepleri doğrultusunda entelektüel, estetik ve hepsinden önemlisi, modern zamanların ekonomik uyarısı ile sürekli bir değişim göstermeye başlamıştır. Seri imalata dönük üretim yapan firmalar ve perakendeciler, zaman içinde kişiye özel tasarım yapan Parisli tasarımcılardan modayı devralmışlardır. Bu süreçle birlikte moda tasarımcıları, tüketicinin evrensel dili ve popülaritesi nedeniyle Pop Sanat hareketine başvurdular ve bu çağdaş akımın estetiğini benimsemek, daha büyük kitlelere modayı ulaştırmak için onun ironisini kullanmaya başladılar. Pop Sanat'tan esinlenen birçok genç tasarımcı, tekstil ve duvar kâğıdı için heyecan verici yeni desenler geliştirdiler. Andy Warhol gibi ünlü Pop sanatçıları ve Mary Quant, Pierre Cardin ve Vivienne Westwood gibi dünyaca ünlü moda tasarımcıları moda ve mobilya için muhteşem pop tekstil ürünleri tasarladılar. Henüz 1966'da Rive Gauche butiğini açarak hazır giyim üreten Yves Saint Laurent, Pop Sanat hareketiyle çok yakından bağlantılı olduğundan, sürekli değişime duyulan ihtiyacı içselleştirmiştir. Sanat dünyası kitlesel değişimin bu hızına ayak uydurmaya çalışmayı bırakırken moda tasarımcıları; giysi tasarlama noktasında, doğrudan baskı olarak ya da resimleri tasarımlarında kullanarak sanattan örnekler sunmaya devam etmişlerdir.
Kültürler ve çağlara göre değişim gösteren moda/giyim ve sanat ilişkisi özellikle 1950’lerde başlamış ve günümüzde de çok yakın bir ilişki içinde olmaya devam etmektedir. Pop Sanat çağın ruhu veya zamanın ruhu anlamına gelen ve zaman içinde belirli bir dönemin kültürünü etkileyen bir entelektüel moda olarak tanımlanabilir.
Yaratıcı endüstriler genellikle hayatta kalmak için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Sanat müziği, müzik sanatı besler, her ikisi de modadan beslenir. Bu söylem, moda kavramının daha önce de var olduğu anlamına gelir. Zamanla bu kavram, belirli bir mevsimsel ritme göre üretilen giysiyi, bir toplumda tüm görünüme etki edecek kadar büyük bir etkileşimin içine girer. Bu yaklaşım ticari olarak verimli ortaklıktır ve 20. yüzyılın ilk yarısına kadar uzanır.
Bu çalışmada literatür taraması ile birlikte görsel çözümleme tekniği kullanılmıştır. Konu ile ilgili belgeseller ve defile videoları izlenerek Pop Sanat çıkışlı giysiler ve tasarımcıların konuya yaklaşımları, tasarım yöntemleri, malzeme ve teknik açıdan incelenerek görsel çözümlemeler yapılmıştır. Yapılan incelemede, sanat hareketleri ve özellikle Pop Sanat’ın üzerinden döngüsel etkileşim irdelenmiş olup, birbirlerinden beslenen kavramların çok yönlü analizine katkı sunan önemli bir gösterge olarak giysiler üzerinden çözümlemeler yapılmıştır.
Anahtar sözcükler/Keywords: Pop sanat, moda, giysi, tasarım, tasarımcı, sanat, sanatçı