Bu makalede Osmanlı maliyesince kullanılan irad-masraf uygulaması incelenmiştir. Dönemin teknolojik kısıtları göz önüne alındığında yerinde harcamayı mümkün kılan bu uygulama Osmanlı maliyesince yaygın olarak kullanılmıştır. Makalede 16. yüzyılın sonuna ait hazine-i amire ruznamçe verilerinden hareketle yapılan analizde gelirlerin yaklaşık yarısının irad-masraf uygulamasına konu edildiği görülmüştür. Ekonometrik analiz sonuçları gelir kaynağından İstanbul’a olan mesafe arttıkça irad-masraf oranının arttığını göstermektedir. Buna ilaveten, mukataa gelirlerine göre cizye ve ağnam gelirlerinin daha çok irad-masrafa konu olduğu tespit edilmiştir. Fakat irad-masraf uygulamasına konu olma bakımından mukataa gelirleriyle avarız gelirleri arasında istatistiki olarak bir farkın olmadığı görülmüştür. Son olarak, analiz sonuçları gelirlerdeki gecikmeyle irad-masraf oranı arasında aynı yönde doğrusal bir ilişki olduğunu göstermektedir.
This paper studies the practice of irad-masraf, or offsetting government revenues for expenditures, in Ottoman state finance. İrad-masraf was a method that enabled the central treasury to make expenditure in remote regions under the technological constraint of the period regarding transportation and money transfer. Using data from daily records of the central treasury in the late 16th century, the paper shows that irad-masraf is used to spent about half of the central government’s total revenue, and that the irad-masraf ratio rises as the distance from the tax base to Istanbul grows. Compared to tax farms (mukataa) the irad-masraf ratio is higher among poll taxes (cizye) and sheep taxes (ağnam) but there is no difference between tax farms and extra ordinary taxes (avarız) with respect to irad-masraf ratio. Moreover, the paper reveals that a larger gap between accrual and collection dates of tax revenue is positively associated with irad-masraf ratio.