Post-Gazze - Post-Pozitivizm - Muhtemel Uluslararası Hukuk Tezi


Creative Commons License

Erkiner H. H.

Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi, Ankara, Türkiye, 10 Aralık 2025, ss.1-9, (Tam Metin Bildiri)

Özet

Bu tebliğ, Gazze’de yaşanan felaketi uluslararası hukukun etkinliği sorunu bakımından bir stres testi olarak ele alır. Ana soru, ilgili pozitif normların var olup olmadığı değil, bu normların hangi yapısal ve siyasal koşullarda tesir üretebildiğidir. Muhtemel Uluslararası Hukuk Tezi, etkinliği güç, rıza, siyasal irade ve kolektif hukuk bilincinin bileşiminden oluşan bir olasılık alanı olarak kavramsallaştırır. Metin, birinci kümede Gazze bağlamında tartışmasız geçerli olan normatif envanteri; ikinci kümede ise Birleşmiş Milletler sistemi içinde uygulama kanallarını ve tıkanma noktalarını, özellikle Güvenlik Konseyi’nin siyasal filtresi ve veto olgusunu, uluslararası yargısal süreçleri ve jus cogens normdan kaynaklanan erga omnes yükümlülüklerin ağır ihlallerinde kolektif güvenlik hukuku ile uluslararası haksız fiilden dolayı devletin uluslararası sorumluluğu arasındaki etkileşimi tartışır. Amaç, etkinlik meselesini disiplinin meşru araştırma alanı içine taşımak ve hukuki tesiri artıran veya azaltan parametrelerin görünür kılınabileceğini göstermektir.

This paper uses the Gaza catastrophe as a hard test case for the problem of effectiveness in international law. It argues that the core question is not whether the relevant positive norms exist, but under which structural and political conditions those norms can produce real effects. Building on the “Probabilistic International Law Thesis” (Muhtemel Uluslararası Hukuk Tezi), the paper frames effectiveness as a probability space shaped by power, consent, political will, and collective legal consciousness. It maps, first, the uncontested normative inventory applicable to Gaza, and second, the practical pathways and bottlenecks of implementation through the United Nations system, including the Security Council’s political filter and veto, international adjudication, and the interaction between collective security law and the law of state responsibility in cases of serious breaches of peremptory norms and obligations owed to the international community as a whole. The aim is to bring the effectiveness problem back into the legitimate research agenda of the discipline and to show how the parameters that raise or lower legal effectiveness can be identified and debated.