Littera, cilt.31, ss.129-139, 2012 (Hakemli Dergi)
19. yüzyıl başında, Osmanlı yüksek bürokrasisi içinde yer alanlar; 1789 Fransız Devrimi’nin
ideologlarını ve ana temalarını Osmanlı İmparatorluğu’nu tehdit eden bir gelişme olarak
değerlendirdiklerinden, J.J. Rousseau’yu da düşünceleri dolayısı ile tehlikeli bir kişilik, bir
ateist olarak anmışlardır. Başlangıçta, Rousseau’nun adının iyi anılmadığını ve düşüncelerinin
açıkça reddedildiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte yüzyılın ortalarında, Fransızcayı iyi bilen
ve J.J.Rousseau’nun eserlerinden çeviriler yapan, Rousseau’ya ve diğer Fransız filozoflarına
hayranlık duyan, entelektüel ve yeni bir nesil yetişmiştir. Özellikle J.J.Rousseau’nun yaşamı
Genç Osmanlılar ve Jön Türkler için romantik ve çekicidir. Rousseau, bu yeni kuşak için « büyük
ve sevimli » ama aynı zamanda ateşli dili ile etkileyicidir. Genç Osmanlılar’ın ve Jön Türkler’in ;
« özgürlük », « ulus », « vatan », « doğal eğitim » gibi bazı Batılı siyasi kavramları, kendi
toplumlarının eğitim sistemini ve siyasal sistemini yenilemek amacı ile doğrudan doğruya
Rousseau’dan aldıklarını söyleyebiliriz. Diğer taraftan, özellikle Jöntürkler, onda kendi
mücadelelerinin izlerini görmektedirler. O’nun diğer filozoflarla yaşadığı çekişmeler; kendi
aralarında da tartışmalar ve küskünlükler yaşayan Jön Türkler’e, kendi “isyancı” coşkularını
hatırlatmaktadır.