Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.24, sa.2, ss.63-108, 2020 (Hakemli Dergi)
İsviçre Medeni Kanunu m. 542/f.1, Türk Medeni Kanunu m. 580/f.1 ve Alman
Medeni Kanunu § 1923/f.1 hükümleri uyarınca mirasçı olabilmek için
mirasbırakanın ölümünde sağ olmak gerekmektedir. Ancak bu hukuk
düzenlerinde mirasbırakanın ölümünde ona mirasçı olmak için sağ olunması
koşuluna bir istisna tanınmış ve miras açıldığında (mirasbırakanın ölüm
anında) ceninin bulunması halinde sağ doğan cenin, mirasçı olarak kabul
edilmiştir. Hatta cenin doğana kadar mirasın paylaşımının ertelenmesi
imkânı getirilmiştir. Teknolojide ve tıpta meydana gelen gelişmeler aile
yapısını da etkilemektedir. Günümüzde yapay döllenmenin tanıdığı
imkânlar başta olmak üzere çeşitli sebeplerle hukukun birçok alanını
etkileyen yeni sorunların ortaya çıkması muhtemeldir. 1970’li yıllarda
bir erkeğin spermlerinin dondurulması ve öldükten sonra kullanılması
hususu akla bile gelmezken, tıp alanında meydana gelen gelişmeler
karşısında bu durum artık mümkün hale gelmiştir. Kocanın ölümü halinde
dondurulmuş embriyonun ana rahmine transferi veya dondurulmuş
spermlerinin kullanılmasına bazı hukuk düzenlerinde izin verilmektedir.
Dolayısıyla kocanın ölümünden sonra, dondurulmuş embriyonun yahut
kocanın sperminin yapay döllenmesi neticesinde sağ ve tam doğan çocuğun
miras hukuku bakımından durumu çözülmesi gereken bir mesele olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada kocanın ölümünden sonra ana rahmine
transfer edilmiş olan embriyonun mirasçılığı karşılaştırmalı hukuk
açısından ele alınacaktır.