the 5th International Scientific Research E-Congress (IBAD - 2020), İstanbul, Türkiye, 1 - 02 Eylül 2020, ss.330-335
Ulema,
Kur’ân’ın yedi harf üzere inzâl olunduğu bilgisinin Hz. Peygamber’den nakledildiğini;
bu doğrultuda ümmete kolaylık olması için Kur’ân’ın okunuşunda farklı
kıraatlere izin verildiğini belirtmişlerdir. İslâm âlimlerinin geneli, yedi
harf ruhsatından kaynaklanan kıraatlerin (özellikle ferşî farklılıkların) de
vahye dayandığını söylemişlerdir. Onlar, sahih ve şâz rivayetleriyle birlikte,
kıraatlerin tamamı değerlendirildiğinde bir âyetin veya kelimenin okunuşundaki
bazı farklılıkların yer yer mana değişimini de beraberinde getirdiğine dikkat
çekmişlerdir. İslam bilginleri kıraat farklılıklarından neşet eden anlam
çeşitliliğinin gerçekliğine işaret etmekle birlikte bu durumun hiçbir zaman -bir
kıraate göre haram kılınan şeyin, başka kıraatte helal kılınması veya bir
kıraatte yapılması emredilen şeyin diğerinde yasaklanması türünden- tezat
ihtilafına yol açmayacağının altını çizmişlerdir. Âlimler yaptıkları
çalışmalarla bir yandan -bahsi geçen- yedi harfin ne anlama geldiğini
keşfetmeye gayret etmiş, bir yandan da kıraatlerden kaynaklanan anlam
farklılıklarını sınıflandırmaya çalışmışlardır. Onların bu uğurda sarfettikleri
gayretlerindeki temel hedefin hem kıraat farklılıkları çerçevesinde zuhur eden
çeşitli manalar arasında, dolayısıyla Kur’ân’da, herhangi bir çelişki
bulunmadığını ortaya koymak hem de anlamı merkeze alarak kıraatleri tasnif
etmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede tebliğde, kıraat âlimlerinden Ebû
Amr ed-Dânî’nin (ö. 444/1053) kıraatlerin anlam merkezli tasnifinde öne sürdüğü
üç madde ele alınıp değerlendirilecektir.