Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.5, sa.2, ss.86-105, 2017 (Hakemli Dergi)
Özet
Kronolojik olarak dünya tarihine bakıldığında; 21. yüzyılın ekonomik, politik ve teknolojik gelişmeler
açısından oldukça hızlı ilerleyen bir asır olduğunu görmekteyiz. Bir önceki yüzyılı, savaşlar ve devrimler
çağı olarak niteleyen ve “Kısa 20. Yüzyıl” kitabını yazan Eric Hobsbawm’ın, 21.yüzyıl ile ilgili
.ng.rüleri dikkate değerdir. Nitekim 21. Yüzyılın hemen başında, 2012 yılında hayatını kaybeden
Hobsbawm, 21. Yüzyılın “insani felaketler yüzyılı” olabileceği .ng.rüsünde bulunmuştur. Bunun
sebebini ise küreselleşmeyle birlikte büyüyen insani eşitsizlik olarak görmektedir. 21. Yüzyılda
dünyadaki ülkelerin ekonomik gelişmişlikleri birçok açıdan artış göstermekte ve ülkeler arası ekonomik
gelişmişlik farkları azalmaktadır. Bunun en temel sebeplerinden birisi de siyasi sınırların eski önemini
kaybetmesi, bir ülkeden bir başka ülkeye insan, bilgi, emtia ve para aktarımının kolaylaşmasıdır.
Ekonomik zenginlik artmaktadır; ancak dünya üzerindeki nüfusun ne kadarının bu zenginlikten pay aldığı
önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim 1990’lı yıllardan itibaren özellikle Birleşmiş
Milletler bünyesinde yapılan sosyal gelişme endeksi çalışmaları bu soruya cevap vermeye çalışmaktadır.
Dünya nüfusunun ne kadarının beslenme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı,
bilgiye erişim olanaklarının nasıl olduğu, cinsiyet eşitsizliğinin boyutları, çocuk hakları gibi konular bu
çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Bu endeksler, gelişmenin yalnızca rakamlarla ifade edilen
ekonomik verilerden ziyade ekonomik gelişmenin yaşam kalitesine olan yansımalarını incelemektedir. Bu
makalenin amacı ise, 21.yüzyılın yükselen gü.lerinden birisi olan Hindistan’ın ekonomik gelişimi ile
insani gelişimi arasındaki ilişkiyi, sosyal gelişme endeksleri yardımıyla değerlendirmektir.