Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, cilt.26, sa.1, ss.1-12, 2020 (Hakemli Dergi)
Siyasetin kurumsallaşmış bir eğitim merkezinde öğretilmesi, Platon’un Akademiasına kadar gitse de çağdaş anlamda bu alana özgülenen, belirli bir müfredata bağlı eğitim kurumlarının açılması oldukça yenidir. Émile Boutmy’nin öncülüğünde, 1871’de Paris’te açılan “École libre des Sciences Politiques” bu eğitim kurumlarının örneklerinden biridir. “École libre des Sciences Politiques”, devleti istisnai bir biçimde öğretme iddiası ile açılmıştır. Pozitivizmin, yükseldiği dönemde, hukuk fakültelerindeki eğitiminin dönüştüğü bir evrede; bu okul, Fransız entelektüellerinin çocuklarının geleceği için bir alternatif yaratma amacı taşıyordu. Böyle bir okulun açılması, sadece belli bir kesimin eğitimine yönelik yararcı bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Boutmy; o dönemde Fransa’daki yüksek öğrenim kurumlarında yaşanan, çağını anlamayan, siyasi düşünce fakirliğinden bahsediyor ve “Siyasal Bilimler Okulu’nun”, “devlet bilimi” dersini öğretme görevini yüklendiğini savunuyordu. Çünkü bu dönemde; Fransa’da, modern devletin siyasal kurumları, demokratik yönetimin inşasıyla dönüşmektedir. “Devlet bilimi”, bu dönüşümü adeta sosyal bir sanat gibi açıklayabilmeli ve idari dokuyu yönlendiren elitlere, bu sanatı öğretmeliydi. Okul, bir meslek okulu değildi. Mezunlarını belirli bir kariyere hazırlamıyordu. Boutmy’nin asıl amacı; yeni bürokratik yapının nasıl tasnif edildiğini, bir yönetim bilimleri ansiklopedisi içinde ortaya koymaktı. Böylece bilimsel olarak, politika ve devlet arasındaki bağlantıyı, anlamak ve anlatmak kolaylaşacaktır. “Devleti bilmek için ve devleti öğretmek için” özel bir okul açmak şaşırtıcı değil miydi? Hayır değildi. Çünkü Siyaset Bilimi’nin yükselişi, yeni bir toplum dokusunun anlaşılmasına yardım ediyordu. Bu; yüzyıllardır devleti anlatan literatürle harmanlanmış ama ondan bağımsız ve uygulamayı ihmal etmeyen, stilize bir öğrenme biçimiydi.