Mekân, insan yaşamını şekillendiren dinamik bir olgu olarak sanat ve iç mimarlık disiplinlerinde merkezi bir konumda yer almakta ve farklı açılardan ele alınmaktadır. Bu çalışma, mekânın bu disiplinler bağlamında nasıl tanımlandığını ve biçimlendiğini belirlemek amacıyla kavramsal analiz yöntemi kullanarak mekanı oluşturan bileşenlerini incelemektedir. Araştırmada, boşluk, algı, insan ve yer kavramları çerçevesinde mekânın nasıl şekillendiğini anlamak amacıyla literatür taraması yapılmış, kavramların temel özellikleri belirlenmiş ve aralarındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Boşluk kavramı, iç mekânın varlığını biçimlendirirken, algı ve insan etkileşimi mekânın sınırlarını ve anlamını belirlemektedir. Yer kavramı ise mekânın bireysel ve toplumsal bağlamda nasıl kimlik kazandığını ve bu kimliğin tasarıma nasıl yansıdığını göstermektedir. Bu dört kavram, iç mekân bağlamında bir araya gelerek mekânın yeniden şekillenmesi ve anlam kazanmasında çok boyutlu tartışmaların önünü açmaktadır. Çalışma, mekânın yalnızca fiziksel değil, kavramsal bir fenomen olduğunu vurgulamakta ve iç mimarlık disiplininin mekân anlayışını derinleştirmektedir. Elde edilen bulgular, mekânın çok boyutlu yapısına dair yeni perspektifler sunarak sanat ve iç mimarlık arasındaki ilişkinin kapsamlı biçimde ele alınmasına katkı sağlamaktadır. Çalışmanın sonuçları, mekânın tasarım ve deneyim üzerindeki çeşitli boyutlarının etkilerini açığa çıkararak, bu alanlarda daha derinlemesine analizler yapılmasına olanak tanımaktadır. Böylece, mekânın hem anlamsal hem de fonksiyonel boyutlarının iç içe geçmiş ilişkileri üzerine yeni yaklaşımlar geliştirilmesine imkân sağlanmaktadır.
Space, as a dynamic phenomenon shaping human life, holds a central position in art and interior design, where it is explored from multiple perspectives. This study employs conceptual analysis to examine how space is defined and shaped within these disciplines by focusing on its fundamental components. A literature review explores how space is formed through the concepts of void, perception, human interaction, and place. The key characteristics of these concepts were identified, and their interrelationships analyzed. Void serves as a fundamental element in defining interior space, while perception and human interaction establish its boundaries and meaning. The concept of place shows how space acquires identity in individual and social contexts and how this identity is reflected in design. Analyzing these four concepts together reveals how space is continually reshaped and given meaning. This study highlights that space is not merely a physical entity but also a conceptual construct, deepening its role in interior design. The findings offer new perspectives on the multidimensional nature of space, contributing to a more comprehensive analysis of its relationship with art. Ultimately, the study provides deeper insight into how space influences design and experience, encouraging new approaches to its semantic and functional dimensions.