TASHKENT 2 st -International Congress on Modern Sciences Tashkent Chemical-Technological Institute , Toskent, Özbekistan, 16 - 17 Aralık 2022
ÖZET
Kanıta Dayalı Tıp terimi 1990’ların
başında ilk kez Guyatt ve arkadaşlarının çalışmasında yayınlanmıştır. Daha
sonra ise Kanada Ontorio McMaster Üniversitesinden Sackett ve arkadaşları yeni
bilgiye ulaşmak için klinik deneyim ve hastaya ait tercihlerin önemini
vurgulamıştır.
Kanıta Dayalı Tıp, sistematik
araştırmalardan elde edilen klinik dışı kanıtların, klinik tecrübe, mesleksel
deneyim ve olgunun özellikleri ile birleştirilmesi ve bunun tıp etiği
çerçevesinde yapılmasıdır. Hekimlerin hastaların tedavi sürecinde en iyi kararı
vermesi için kanıtların dikkatli, açık ve akıllıca kullanılması gerekir.
Bireysel klinik deneyime dayanan karar verme yaklaşımının yaratmış olduğu
değişkenlikler ve tutarsızlıklar ile sağlık alanında sürekli olarak yeni
kanıtların ortaya çıkması ve büyüyen literatürü takip etmenin zorlaşması ile
klinik uygulama ve tıbbi araştırmalar arasında kopukluğun artmasından dolayı
Kanıta Dayalı Tıp yaklaşımı önemli hale gelmiştir.
Kanıta dayalı tıp yaklaşımında en
iyi kanıtı belirlemek epidemiyolojik ve biyoistatistiksel düşünme yollarını
kullanmak anlamına gelir. Bununla birlikte elde edilen kanıtların geçerliliği
ve güvenilirliği test edilir. Randomize kontrollü çalışmalar, sistematik
derleme ve meta analizler en iyi araştırma kanıtlarıdır. Yine biyoistatistiksel
yöntemlerden tanı testleri, çok değişkenli modeller ve uzunlamasına modeller
ile en iyi tanı yöntemleri, ilgili araştırmadaki risk faktörleri ve yapılan
müdahalelerin uzun dönem etkileri elde edilir.
Sağlık alanında tanı ve tedavinin
gelişmesi insan sağlığı açısından çok önemlidir. Bunun için yapılan
çalışmalarda da bir biyoistatistik uzmanı ile çalışmak ve biyoistatistiksel
yöntemlerin kullanılması hem çalışmanın geçerlilik ve güvenirliğini
arttıracaktır hem de zaman açısından önemli kazançlar sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler:
Kanıta Dayalı Tıp, Biyoistatistik, Bilimsel Araştırma,