Şirketler hukuku alanındaki uluslararası gelişmelere bakıldığında, birçok ülke hukukunda girişimcilerin teşviki amacıyla şirket kuruluşlarında maliyetlerin azaltılması, sürecin hızlandırılması ve kolaylaştırılması yönünde çeşitli düzenlemeler yapılmakta olduğunu görmekteyiz. Bu düzenlemelerin süjesini ise, çoğunlukla limited şirketler oluşturmaktadır. Bunun temel nedeni, limited şirketin sınırlı sorumluluk ilkesi uyarınca girişimciler açısından şahıs şirketlerine oranla daha elverişli; organizasyonel açıdan ise anonim şirkete kıyasla daha esnek ve basit bir şirket yapılanması olması dolayısıyla, en çok tercih edilen şirket türü olmasıdır. Nitekim Türk kanun koyucusu da Türkiye’de şirket kuruluşunu kolaylaştırıp girişimcileri teşvik etmek amacıyla, 7099 sayılı Kanun ile limited şirketlerin kuruluş ilkelerinden birisine müdahale etmiş ve nakdi sermaye taahhüdünün %25’lik kısmının şirketin tescilinden önce ödenmesi zorunluluğunu kaldırmıştır (TTK m. 585, c. 3). Böylece girişimcilere, 15.03.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, başlangıçta sermayeye ilişkin tek bir kuruş nakdi ödeme yapmaksızın Türkiye’de bir limited şirket kurma imkanı sağlanmış olmaktadır. Çalışmada, bir yandan yapılan değişikliğin Türk hukuku açısından gerekliliği ve amaca uygunluğu sorgulanırken, diğer yandan da düzenlemenin limited şirketler hukuku açısından beraberinde getirdiği belirsizlikler ve riskler mercek altına alınmıştır.