Uluslararası İslam Ekonomisi, Finans ve Etik Kongresi, İstanbul, Türkiye, 28 - 29 Ekim 2017, ss.93
Ortak bir amacı veya işleyişi gerçekleştirmek için bir araya gelerek, birlikte hareket etme
anlamında vukuu bulan işbirliği olgusu, uluslararası arenada .rgütlenme çerçevesinde
19.yüzyıldan itibaren Kızılhaç gibi oluşumların ortaya çıkmasıyla kendisine yer bulmuştur.
Uluslararası işbirliklerindeki asıl atılım ise İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde
gerçekleşmeye başlamıştır. Savaş öncesi dönemde devletler başarısızlıkla sonuçlanan Milletler
Cemiyeti girişiminden sonra, Birleşmiş Milletler gibi devamlılığını yarım asırı aşkın bir şekilde
sürdüren bir yapılanmaya gitmiştirler. BM’nin başarılı olması, Soğuk Savaş dönemi koşullarının
oluşturduğu ortam ve karşılıklı bağımlılık olgusu uluslararası arenada devletleri işbirliği yapmaya
teşvik etmiştir. İslam Dünyasının bir araya geldiği oluşum ise İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’dır.
1969 yılında Fas’ta düzenlenen zirve sonucunda İslam Konferansı Teşkilatı olarak hayata
geçirilen yapılanma, sahip olduğu 57 üye devlet ile BM’den sonra dünyanın en büyük ikinci
hükümetlerarası kuruluşudur. İslam Dünyasını bir araya getirme ve üye devletler ile ortak hareket
edebilme gibi söylemlere sahip olan İİT’nin etki kapasitesi ve uygulamaları sorgulanmaktadır.
Bu çalışmada İslam Dünyası açısından öneme sahip olan İİT’nin kuruluş süreci, yapısı, hedefleri
ve söylemleri, hedeflerini gerçekleştirme noktasındaki başarı durumu incelenerek ve ortaya
koyulmuştur.