Derin Tarih, sa.13, ss.114-121, 2018 (Hakemsiz Dergi)
Bir hattat tahayyül edin ki, atalarından
yüzyıllardır tevârüs eden bir san’atın bütün dallarını en mükkemel şekilde
muhafaza etmiş, geliştirmiş ve kendisinden sonraki mirasçılarına değerini
birkaç kat artırarak bırakmış olsun. İşte bu hattat Sâmi Efendi ismiyle bilinen
İsmâil Hakkı Efendi’dir. Kendisi 13 Mart 1838 tarihinde İstanbul'da, Fatih'in
Haydarhâne Mahallesi’nde, Saraçhâne civârında doğdu. Sıbyan mektebindeki ilk öğretiminden
sonra bir miktar Arapça ve Farsça öğrendi. Kendisi hayatının tamamını İstanbul’da
geçirmiş ve doğduğu ev hâriç, toplamda üç evde ikâmet etmiştir. Dâimî olarak
oturduğu, aynı zamanda vefat ettiği evi, Fatih’in Horhor Caddesi’ndeki Molla Hüsrev
sokağında bulunan evidir. 1970’li yıllara kadar yerinde olan, fakat daha
sonraki yıllarda yıkılan bu evi iki katlı, ahşap bir yapıdan oluşmaktaydı.
Sâmi Efendi’nin oturduğu ve kira karşılığında
yazlık olarak kullandığı diğer bir evi ise, tam olarak yeri tespit edilemeyen,
fakat Üsküdar/Altunizâde/Tophanelioğlu Caddesi’nde bulunan bir evidir. Bu evin, Sâmi Efendi’nin kızı Saâdet Hanım’ın
1902 yılında vefat etmesinden sonra kiralandığı, 1904 yılından sonra ise hâlen
ayakta olan ve perişan bir vaziyette bulunan, Çengelköy/Görgeç sokaktaki evini
satın aldığı (Resim 1) ve artık yaz aylarını burada geçirmeye başladığı
gözönünde bulundurulursa, Sâmi Efendi’nin Tophânelioğlu’ndaki yazlığında ancak
birkaç sene ikâmet ettiği anlaşılmaktadır.