Ege 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, İzmir, Türkiye, 27 - 28 Mart 2021, ss.9, (Özet Bildiri)
Herhangi bir uluslararası aktörün, kendisine yönelik her türlü saldırıya karşı kendisini
savunması ve saldırıları bertaraf etmesi uluslararası hukukun “meşru müdafaa” hakkına
istinaden gerçekleşmektedir. Uluslararası hukuk literatüründe ön alıcı ve önleyici olarak iki
başlıkta incelenen meşru müdafaa hakkı, günümüz çatışma ve kriz noktalarında sıklıkla
gündeme gelmektedir. Bu hakkın hukuki bir geçerlilik kazanabilmesi için uluslararası hukukun
belirlediği kriterlerin oluşması şarttır. Ancak meşru müdafaa hakkının kimi istisnai durumlarda,
eylemi gerçekleştiren veya maruz kalan aktörler tarafından hukuk temelinden yoksun şekilde
kullanılması ve bu durumu meşrulaştırma çabaları da küresel kamuoyunda sıkça karşımıza
çıkmaktadır. 11 Eylül 2001 tarihinde El-Kaide Terör Örgütü, kaçırdığı uçaklar ile Amerika
Birleşik Devletleri’nde (ABD) büyük bir saldırı gerçekleştirmiştir. Tarihe 9/11 olayları olarak
geçen saldırıyı dönemin ABD Başkanı George W. Bush ‘terör’ olarak nitelendirmiş ve El-Kaide
terör örgütünü sonlandırmak için Afganistan’a müdahalede bulunmuştur. Hatta bu
müdahaleden kısa bir süre sonra da Irak’a bir askeri müdahalede bulunmuştur. Çünkü ABD,
gerçekleştirmiş olduğu müdahaleyi yine dönemin başkanı George W. Bush’un Irak, İran, Kuzey
Kore’yi “Şer ekseni” olarak nitelendirmesine ve ardından Irak’ın Kitle İmha Silahlarına sahip
olması şüphesine dayandırmıştır. İki farklı ülkeye farklı amaçlarla müdahalede bulunan ABD,
meşru müdafaa hakkının yakın geçmişte pratikte uygulanmasının önünü açmıştır. Uluslararası
hukuk literatürünün bir anlamda yeniden yazılmasına neden olan 9/11 olayları hem teoride hem
de pratikte pek çok değişim ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Bununla birlikte “Birleşmiş
Milletler Şartı” kapsamında sınırları çizilmeye çalışılsa dahi günümüzde halen tartışmalı bir
konu olan meşru müdafaa hakkının, her geçen gün ve özellikle de teknolojik gelişmelerin
etkisiyle tartışılmaya devam edeceği görülmektedir. Bu çalışma söz konusu meşru müdafaa
hakkı kavramlarını, ABD müdahaleleri eksininde analiz etmeyi hedeflemiş, ön alıcı meşru
müdafaa hakkı kavramı Afganistan örneği ile; önleyici meşru müdafaa hakkı kavramı ise Irak
örneği ile ele alınmıştır. Sonuç olarak ön alıcı meşru müdafaa hakkının Afganistan örneği
çerçevesinde haklı bir saldırı olduğu tespit edilmiştir. Irak özelinde ise, ABD’nin haksız bir
müdahalede bulunduğu sonucuna varılmıştır. Üç bölümden oluşan bu çalışma, nitel araştırma
yöntemlerini takip etmiş, konu ile ilgili yazılı ve internet kaynakları kullanılarak gazete, dergi,
kitap, tez ve makaleler incelenmiştir.