Bu Popüler kültürü tanımlaması açısından anlamlı olan prime-time (altın saatler) ve selfie (özçekim) bağlamında, daha çok Türkiye örneğinde, dinin kitle iletişim mecralarındaki vepolitik alandaki görünürlüğünü teorik bir değerlendirme vasıtasıyla ele alan bu çalışma; (a)televizyon ekranlarında artan dindarlaşmanın sosyo-politik nedenlerini, (b) popüler kültür vereyting (izlenme oranı) öğesi olarak din unsurunun etiğini, (c) kamusal alanda sıklıkla kullanılan dini sembol ve söylemin davranışsal boyutunu ve (d) “sosyal medya dindarlığı” olaraknitelendirilebilecek mobil iletişimdeki dindarlık biçimlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk sonuçları ve çözümlemeler, dini sembol ve söylemin, politik arena ve medya (yenive geleneksel) mecralarında bir gösteri unsuru olarak kullanıldığını ve dinin popüler kültüre aittüketilen bir öğeye dönüştüğüne işaret etmektedir.
This study, mostly in Turkish context, handling the religious scenes in mass communication and political sphere within the framework of two meaningful popular culture terms (prime-time and selfie), in theoretical terms and through unstructured observations, aims to analyse (a) the socio-political reasons of increasing religiosity on television screens, (b) the ethics of religious coverage as a popular culture or rating entry, (c) the behavioural dimension of religious symbol or discourse that are much-applied in the public sphere and (d) the forms of devotedness in mobile technologies which can be called as social media religiosity. The preliminary outcomes and the analysis of the article suggest that religious symbols and discourse have been used as a show-business in political arena and media courses (new and traditional) and that religion has changed into a consumption item belonged to popular culture.