Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne Başvuran Bireylerde Gömük Kanin Dişlerin Değerlendirilmesi


Abuhan E., Yıldırım G., Önem Özbilen E.

Uluslararası Ege Bilimsel Araştırmalar Sempozyumu 2021 (UEBAS'21), İstanbul, Türkiye, 25 - 26 Aralık 2021, ss.90-93

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.90-93
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

ÖZET 

Genellikle dişler nihai kök uzunluğunun yarısı veya dörtte üçlük kısmı oluştuğunda sürerler. Normal gelişim zamanında dental ark üzerindeki yerini almamış dişlere gömük diş denilmektedir. Üçüncü molarlardan sonra en sık gömük kalan dişler kanin dişlerdir, özellikle maksiller kanin dişler sıklıkla gömük kalmaktadırlar. Bu dişlerin üst kesici dişlerle birlikte gülme arkını oluşturması, burun kanatlarını ve dudağı desteklemesi ve mandibulanın yanal hareketlerine rehberlik etmesi ağız içerisindeki önemini arttırmaktadır. Literatürde maksiller kanin dişin gömük kalma oranı mandibular kanin dişlere göre daha fazla bulunmuştur. Ayrıca kadınlarda erkeklere göre daha yüksek oranlarda gömüklük görüldüğü bildirilmiştir. Türk popülasyonunda yürütülmüş yalnızca birkaç adet prevalans çalışması bulunmaktadır. Bu çalışmaların sonuçlarına göre maksiller kaninlerin gömük kalma sıklığı %3,16 ile %5,24 olarak bildirilmiştir. Gömük dişlerin sürdürülmesi ağız içerisindeki dengenin yeniden kurulması için büyük önem taşımaktadır. Teşhis sırasında altın standart üç boyutlu görüntüleme yöntemleri olsa da panoramik röntgenler de gömüklük hakkında önemli bilgiler vermektedir. Literatürde tedavi kararını vermeden önce üç özelliğin mutlaka incelenmesi önerilmiştir; 1) Kanin dişin uzun aksının orta hat ile yaptığı açı (alfa açısı), 2) Kanin tüberkül tepesinden oklüzal düzleme olan mesafe (d mesafesi), 3) Gömük kanin kronunun meziodistal pozisyonu (sektör). Çalışmamızda 2008-2021 yılları arasında Marmara Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi’ne başvurmuş, 13 yaş üzeri olup gömük kanin diş teşhis edilmiş ve panoramik röntgeni bulunan bireylerde cinsiyet, gömük kaninin görüldüğü bölge (1. bölge: sağ üst kadran, 2. bölge: sol üst kadran, 3. bölge: sol alt kadran, 4. bölge: sağ alt kadran), alfa açısı (alfa 1: < 30º, alfa 2: 30-45º, alfa 3: > 45º), d mesafesi (d1: gömük kaninin tüberkül tepesi komşu dişin mine-sement sınırında, d2: gömük kaninin tüberkül tepesi komşu dişin kökünün orta üçlüsünde, d3: gömük kaninin tüberkül tepesi komşu dişin kökünün apikal üçlüsünde, d4: gömük kaninin tüberkül tepesi komşu dişin apeksinin üzerinde), gömük kaninin meziodistal pozisyonu (sektör 1: süt kanin bölgesi, sektör 2: lateral kesici dişin distal yarısı, sektör 3: lateral kesici dişin mezial yarısı, sektör 4: santral kesici dişin distal yarısı, sektör 5: santral kesici dişin mezial yarısı) ve eşlik eden diğer dental anomalilerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Toplamda 2018 birey taranmış, bu bireylerin 292 tanesi röntgenlerde artefakt bulunması, kraniofasiyal deformite varlığı ve çok 91 


sayıda diş eksikliği bulunması (konjenital diş eksikliğini belirlemede yaratacağı güçlük) sebebiyle çalışma dışı bırakılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde gömük kanin dişlerin bölgelere göre görülme yüzdeleri sırasıyla 1. bölgede %59,15; 2. bölgede %59,33; 3. bölgede %1,91; 4. bölgede %1,45 olarak hesaplanmıştır. Gömük kanin dişlerin tek başına bir bölgede veya diğer bölgelerdeki gömük kanin dişlerle birlikte görülme yüzdeleri hesaplandığında, 1. ve 2. bölgede gözlenen kanin dişlerin tek bölgede gömük olma durumlarının (%67 ve %67,8), birden fazla bölgede görülme yüzdelerine göre daha yüksek oranlarda olduğu saptanmıştır. 3.bölgedeki gömük kaninler için, 1 ve 2. bölgedeki gömük kaninler ile birlikte görülme oranı (%33,33) en yüksek saptanırken, 4. bölge için diğer tüm bölgelerle birlikte görülme oranı (%36) en yüksek olarak bulunmuştur. 1. ve 2. bölgelerde en yüksek sıklıkla, gömük kanin dişin alfa açısının artmış olduğu (sırasıyla alfa 3: %49,46; %49,71) ve gömük kanin dişin kronunun meziodistal pozisyonunun orta hatta yaklaştığı görülmüştür (sırasıyla sektör 5: %26,64; %29,59). 3. ve 4. bölgelerde ise en yüksek sıklıkla alfa açısının azalmış (sırasıyla alfa 1: %57,58; %64) ve gömük kanin dişin kronunun meziodistal pozisyonu hesaplandığında (sırasıyla sektör 1: %57,58; %76) dişlerin sıklıkla kendi bölgelerinde olduğu saptanmıştır. Gömük kanin dişin oklüzal düzlem ile olan mesafesi (d mesafesi) ölçüldüğünde 1., 2. ve 3. bölgelerde en yüksek sıklıkla (sırasıyla d2: %43,29; %43,07; %45,45) dişin tüberkül tepesinin komşu dişin kökünün orta üçlüsünde olduğu, 4. bölgede ise en yüksek sıklıkla (%36) gömük kanin dişin komşu dişin mine-sement sınırı (d1) hizasında olduğu belirlenmiştir. Gömük kanin dişlere eşlik eden dental anomaliler çalışma grubunun %11’inde gözlenmiştir. Bunlardan en sık görülenleri sırasıyla başka bir gömük diş varlığı ve konjenital diş eksikliği olmuştur (%4 ve %3). Tüm örneklem grubu değerlendirildiğinde, gömük kanin görülme yüzdesi kadınlarda erkeklere oranla daha fazla bulunmuştur (sırasıyla %65, %35). Fakat, cinsiyet ve kanin dişlerin gömük kaldığı bölgeler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmamıştır. 

Anahtar Kelimeler: Gömük kanin, prevalans, dental anomali 

ABSTRACT 

Usually, teeth erupt when half or three quarters of final root length is formed. Teeth that have not erupted at the time of normal development are called impacted. Following third molars, canines are the most frequently impacted teeth. The fact that these teeth form smile arc with upper incisors, support alar wings and lip, and guide lateral movements of the mandible increases its importance. In the literature, the rate of impacted maxillary canine was found to be higher than that of mandibular canine. There are only a few prevalence studies conducted in Turkish population. According to the results of these studies, the incidence of impacted maxillary canines was reported to be 3.16% and 5.24%. The eruption of impacted teeth is of great importance for re-establishing the balance in the mouth. Although three-dimensional imaging methods are the gold standard during diagnosis, panoramic x-rays also provide important information. In the literature, it is recommended to examine three features before making the treatment decision: 1) The angle between the long axis of the canine and midline (alpha angle), 2) The distance from canine cusp tip to occlusal plane (distance d), 3) The mesiodistal position of the impacted canine crown (sector). In the present study, it was aimed to evaluate the sex, region where the impacted canine was seen (1st region: right upper quadrant, 2nd region: left upper quadrant, 3rd region: left lower quadrant, 4th region: right lower quadrant), alpha angle (alpha 1: <30º, alpha 2: 30-45º, alpha 3: >45º), distance d (d1: cusp tip of the impacted canine is at the cementoenamel junction of the adjacent tooth, d2: cusp tip is in the middle third of the root of the adjacent tooth, d3: cusp tip is in the apical third of the root of the adjacent tooth, d4: cusp tip is above the apical of the adjacent tooth), mesiodistal position of the impacted canine (sector 1: primary canine region, sector 2: distal half of the lateral incisor, sector 3: mesial half of the lateral incisor, sector 4: distal half of the central incisor, sector 5: mesial half of the central incisor) and other accompanying dental anomalies in individuals over 13 years who applied to Marmara University, Faculty of Dentistry between 2008-2021, were diagnosed with impacted canine and had panoramic x-rays. A total of 2018 individuals were evaluated, and 292 of these were excluded from the study due to the presence of artifacts in the x-rays, the presence of craniofacial deformity and the presence of multiple missing teeth. When the results were examined, the percentage of impacted canines according to regions were 59.15% in the 1st region, 59.33% in the 2nd region; 1.91% in the 3rd region, and 1.45% in the 4th region. When the percentage of impacted canines alone or together with impacted canines in other regions was calculated, the prevalence of impacted canines in only one region was higher in regions 1 and 2 (67%, 67.8%, respectively) than the percentage of impacted canines in more than one region. For impacted canines in the 3rd region, the rate of prevalence with the impacted canines in the 1st and 2nd regions was found to be the highest (33.33%), while for the 4th region the prevalence with all other regions was the highest (36%). It was observed that the increased alpha angle had the highest frequency in the 1st and 2nd regions (alpha 3:49.46%; 49.71%, respectively) and the mesiodistal position of the crown approached the midline (sector 5:26%, 29.59%, respectively). In the 3rd and 4th regions, most frequently there was a decrease in alpha angle (alpha 1:57.58%; 64%, respectively) and the mesiodistal position of the crown was often in their original position (sector 1:57.58%; 76%, respectively). When the distance of the impacted canine crown from the occlusal plane was measured, the highest frequency in the 1st, 2nd and 3rd regions was for the situation that the cusp of the impacted canine was in the middle third of the root of the adjacent tooth (d2:43.29%; 43.07%; 45.45%, respectively). In the 4th region most frequently, impacted canine was at the cementoenamel junction of the adjacent tooth (d1:36%). Dental anomalies accompanying impacted canines were observed in 11% of the group. The most common of these were the presence of another impacted tooth and congenital missing tooth/teeth (4%, 3%, respectively). When the entire sample was evaluated, the incidence of impacted canine was found to be higher in women than in men (65%, 35%, 93 respectively). However, no significant relationship was found between sex and regions where the canines were impacted. 

Key Words: Impacted canine, prevalence, dental anomaly