Yapay Zeka üzerine 5N 1K


Bekiroğlu G. N.

26. ULUSAL VE 9. ULUSLARARASI Biyoistatistik Kongresi, Adana, Türkiye, 5 - 08 Kasım 2025, ss.1-5, (Tam Metin Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Adana
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-5
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Yapay zeka (YZ), insanın öğrenme, akıl yürütme ve karar verme süreçlerini bilgisayar sistemleri aracılığıyla modelleyen hesaplamalı bir alandır. Günümüzde öneri sistemlerinden tıbbi karar destek sistemlerine, otonom araçlardan finansal analizlere kadar geniş bir uygulama yelpazesi sunmakta; büyük veri ve derin öğrenme teknikleri sayesinde giderek daha karmaşık görevleri yerine getirebilmektedir. Ancak bu hızlı ilerleme, iş gücü piyasası, veri güvenliği, etik sorumluluk ve yüksek enerji tüketimi gibi yeni riskleri de beraberinde getirmektedir.

Yapay Zeka’nın babası kabul edilen ve derin öğrenmenin öncülerinden Geoffrey Hinton, 2023’te yaptığı açıklamada insanüstü zeka düzeyine yaklaşan YZ sistemlerinin davranışlarını tam olarak anlayamadığımızı vurgulamış; modellerin öğrenme sürecinin, tasarlanan algoritmaların veriyle etkileşime girmesi sonucunda öngörülemez ve açıklanması güç yapılar oluşturduğunu belirtmiştir. Hinton’a göre YZ sistemleri henüz bilinç sahibi olmasa da, gelecekte öz farkındalık düzeyine yaklaşabilecek gelişim dinamiklerine sahip olabilecekleri için uyarırken insanlığın bu dönüşümün kapsamını tam olarak kavrayamadığını da eklemektedir.

Eylül 2024’te « Taş Devri'nden Yapay Zekaya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi»’ni anlatan NEXUS adlı kitabını yayınlayan Yuval Noah Harari ise, YZ’nın bir “araç” değil, kendi başına yeni fikir üretebilen ve karar verebilen bir “algoritmik ajan” olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Harari, YZ’nın manipülasyon kapasitesinin toplumsal riskler doğurduğunu vurgulayarak, CAPTCHA örneği üzerinden YZ’nın insan davranışlarını taklit ederek sosyal mühendislik düzeyinde manipülatif stratejiler geliştirebildiğini göstermiştir.

Ömrünü felsefeye ve insan haklarına adamış Prof. Dr. İonna Kuçuradi’nin 2020’de yaptığı önemli bir tespit de şudur: “İnsanların robotlaştırıldığı, robotların da insanlaştırılmaya çalışıldığı bir zamanda yaşıyoruz.”

YZ’nın avantajları arasında yüksek ölçekli veri analizi, hata azaltma, otomasyon ve sürekli öğrenme yer alırken; dezavantajları arasında iş gücü kayıpları, algoritmik önyargılar ki çok önemli bir kaynağı olan veri etiketlemede oluşabilecek algoritmik önyargılar, mahremiyet riskleri, kontrol sorunları ve yüksek enerji gereksinimi bulunmaktadır. YZ’nın yükselişi, bireysel mesleklerden küresel rekabete kadar geniş bir alanda dönüşüm yaratmaktadır. ABD ve Çin öncü konumdayken, Avrupa’nın geride kaldığı belirtilmektedir. Teknolojik adaptasyon, bireyler ve kurumlar için rekabet avantajı haline gelmiştir; ancak etik çerçeve, hukuksal düzenlemeler ve sürdürülebilir enerji politikaları teknoloji gelişim hızının ne yazık ki gerisindedir.

Büyük ölçekli modellerin eğitimi milyonlarca GPU-saat ve megawattlar düzeyinde güç tükettiği için güncel YZ modellerinin temel sınırlayıcı faktörü enerji tüketimidir. Büyük dil modelleri milyonlarca GPU-saat gerektirdiği için megawattlar düzeyinde güç kullanırken, insan beyninin yalnızca yaklaşık 20 watt ile 10¹⁶ işlem/saniye düzeyinde verimlilik sağlayan biyolojik bir sistem olduğu göz önünde bulundurulduğunda, YZ sistemlerinin enerji/performans verimliliği açısından halen insan beyni karşısında milyonlarca kat geride olduğu da bir gerçektir.

İş insanı Eric Schmidt, önümüzdeki birkaç yıl içinde YZ’nın yazılım geliştirme süreçlerinde belirleyici hale geleceğini ve programlamanın büyük bölümünün YZ tarafından gerçekleştirileceğini öngörmektedir. Schmidt’e göre kritik eşik, ölçekleme (scaling) arttıkça YZ’nın kendi kodunu geliştirme (recursive self-improvement) kapasitesine ulaşmasıdır. Bu durum, 3–5 yıl içinde AGI (insan düzeyinde genel zeka) ve sonrasında ASI (süper zeka) tartışmalarını hızlandıracaktır. Bu, bilgisayarların insan zekalarının toplamından bile daha zeki olacağı teorisini gündeme getirmektedir. Ancak Schmidt’in özellikle vurguladığı nokta, bu alandaki en büyük yapısal sınırın YZ altyapılarının gerektirdiği devasa elektrik ihtiyacı olduğudur: veri merkezlerinin önümüzdeki yıllarda onlarca gigawatt ek kapasiteye gereksinim duyacağı öngörülmektedir. Tüm bu gelişmelerin önündeki en temel engel, yeterli enerji üretimi ve altyapısıdır.

Sonuç olarak YZ, teknik kapasitesi hızla artan, toplumsal etkileri giderek belirginleşen ve enerji tüketimi nedeniyle küresel altyapıyı zorlayan bir dönüşüm teknolojisidir. Hinton, Harari ve Schmidt’in değerlendirmeleri, teknolojinin yalnızca mühendislik açısından değil, aynı zamanda etik, hukuki, ekonomik ve felsefi boyutlarıyla birlikte yönetilmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır. Bu nedenle YZ, geleceği şekillendiren yüksek potansiyelli fakat ciddi riskleri bulunan hesaplamalı bir paradigma değişimi olarak ele alınmalıdır.

 

Anahtar Kelimeler: Yapay Zeka, Ölçekleme, Veri Güvenliği, Enerji Tüketimi, Riskler, Teknolojik Dönüşüm.