Türk ve Müslüman Bilim İnsanlarının Kimya Bilimine Katkıları


Kartdere O., Onsekizoğlu A. S., Üce M.

Uluslararası Katılımlı Yükseköğretimde Eğitim Araştırmaları ve Uygulamaları Kongresi, İstanbul, Türkiye, 19 - 20 Mayıs 2017, ss.92

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.92
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Türk ve Müslüman Bilim İnsanlarının Kimya Bilimine Katkıları 

Onur KARTDERE1, Ali Sefa ONSEKİZOĞLU2, Musa ÜCE3 

1 

Özet 

Kimya derslerinde anlatılan yasalar ve teoriler daha çok yabancı bilim adamlarına ait olup bu yeni nesil açısından bir caydırıcı güç oluşturmaktadır. Öğrencilerin sürekli yabancı bilim insanları ile karşılaşması kendi milletinin tarih boyunca ilim sahasında bulunmadığını düşünmesine neden olabilmektedir. Böyle düşünceler genç beyinlerin özgün düşünmesine, yeni araştırmalar yapabilmesine ve yeni bilgiler üretmesine engel olmaktadır. Bizim bu çalışmamızda amacımız tarihin tozlu sayfalarında isimlerini unutmaya yüz tuttuğumuz bilim insanlarımızı hatırlatmaktır. Bu hatırlatmayla beraber tarihte milletimizin bilime ne kadar büyük hizmetlerde bulunduğunu ortaya çıkarmaktır. Bilim tarihinin yalnızca Yunanlılar ve Avrupalılardan oluşmadığını göstermek, müslümanların ve Türklerin bu tarihte ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu açıklamak da bir diğer amaçtır. Örnek verecek olursak; Latince tercümeler aracılığıyla modern Batı dillerine giren "alchemia" terimindeki "al" Arapçadaki "el " harf-i kimya tarifinin bir yansımasından ibarettir ve islam eski kimyasının batıyı nasıl etkilediğini yeterince açıklamaktadır. Halid b.Yezid Müslümanlar arasında kimyaya ilgi duyan ilk kişiler arasında gösterilir ( Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cild:26 sayfa:28). Cabir b. Hayyan mineralleri ve asitleri keşfetmiş, böylece çok sayıda yeni bileşiklerin üretilmesini ve kimyasal yöntemlerin geliştirilmesini sağlamıştır. Orta çağ İslam kimyasını zirveye çıkardığı düşünülen Ebu Bekir er-Razi tıpta gösterdiği üstün başarıları yanında organik ve inorganik kimya alanlarındaki çalışmalarıyla kimya tarihinde yeni bir dönem başladığının düşünülmesine sebep olmuştur. Cabir'den intikal eden simya terminolojisini kullanmakla birlikte bulduğu deneysel metotlarla bu alanda Cabir'i aşmış, modern kimyanın gerçek öncüsü olmuştur. İbni Sina ve Şerafeddin Sabuncuoğlu altın gümüş yakut gibi madenleri tedavi amaçlı kullanmışlardır. (İbni Sina Akrabadin eseri ile Şerafeddin Sabuncuoğlu’nun Akrabadin eseri) http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1273/14661.pdf). Salih Zeki Bey nesnel bir yaklaşımla Türklerin ve Müslümanların bilime katkılarını tespit etmeye çalışmış ve çağdaş Türk bilim tarihçiliğinin kurucusu olmuştur. (Prof. Dr. Remzi Demir, Salih Zeki Bey (1862-1921) Hayatı-Eserleri ve Türk Bilim Hayatındaki Yeri, Bilim ve Ütopya Pecya Online BaskıÖmer Şifâî Osmanlı tıbbına ve kimyanın tıpta uygulanmasına katkı sağlamıştır. (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 34. cilt.) Ali Münşi’nin bileşik ilaçların formülleri ile tarifelerini alfabetik olarak verdiği Bidayetü'l-Mübtedi (1731) adlı yapıtı maden sularını şifalı özelliklerinden söz etmesi bakımından önemlidir () Hoca İshak Efendi’nin Mecmûa-i Ulûm-i Riyâziyye adlı eseri modern kimyâ alanında ilk eserlerinden kabul edilmektedir. (Rehber ansiklopedisi, 9. Cilt) Matthias Schramm'a göre, İbn-i Heysem deneysel şartların sabit ve eşit aralıklı olarak değişiminden sistematik olarak faydalanan ilk kişidir. (Vikipedi, özgür ansiklopedi). Nitel araştırma desenlerinden meta analiz yöntemi kullanılan bu çalışma genişletilerek devam ettirilmektedir. 

Anahtar Kelimeler: Kimya, Kimya Tarihi, Türk-İslam Bilginleri