Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, cilt.29, sa.29, ss.1301-1313, 2022 (Hakemli Dergi)
Osmanlı’nın son dönemleri ile Cumhuriyet’in ilk yıllarına tanıklık eden
Raşid Efendi (ö. 1945) hem kurra hafız hem şeyh hem de bir dilci idi.
Eyüp’te bulunan Sertarikzâde Tekkesi’nin şeyhliğini ifa ettiği gibi,
birinci Türk Dili Kurultayı’na da aza olarak katılmıştı. Oldukça velut
bir yazar olan Raşid Efendi’nin geleneği takip ederek telif ettiği
eserler olmakla birlikte dil devriminden sonra ortaya koyduğu ve
kendisinin de özellikle vurguladığı şekliyle “sırf Türkçe” kaleme
alınmış eserleri de vardır. Bu eserler içerisinde, Raşid Efendi’nin
mevlid kelimesini kullanmamak gayesiyle Türkçe Doğum diye tesmiye ettiği
bir mevlidi bulunmaktadır. 11’li hece ölçüsü ile beyit esaslı kaleme
alınan bu manzum metinde Raşid Efendi dönemin dil anlayışına uygun
olarak hiçbir Arapça ve Farsça kelimeye yer vermediğini iddia eder.
Hatta peygamberlerin isimlerini dahi Türkçe olmadıkları için anmaz.
Bunların yerine Eski Anadolu Türkçesi döneminden veya Çağatayca’dan kimi
kelimeleri kullandığı gibi, kimi kelimelere de Türkçe yeni karşılıklar
bulur. Bütün bu yeni ve değişik özelliklerine rağmen Raşid Efendi’nin
mevlidi, uzun soluklu mevlit geleneğimizin bir parçasıdır. Mevlid, miraç
ve Raşid Efendi’nin “Ulu Tanrı’ya yalvarma” olarak isimlendirdiği
dua/münâcât bölümlerinden meydana gelen eser, Süleyman Çelebi’nin
Mevlid’i ile birçok noktada benzeşmektedir. Denilebilir ki Raşid Efendi
içine doğduğu ve yine içinde büyüdüğü geleneğin temel metinlerinden biri
olan mevlidi, yeni siyasi-sosyal kurallara göre yeniden yazmıştır. Bu
yeniden yazım herhalde Raşid Efendi için geleneğin -şekli ve dili
değişmiş olsa bile- aktarımına devam etmesi için elzemdi. Bu makalemizde
Raşid Efendi’nin kısaca biyografisine değinilerek, bugün müellif hattı
tek nüshası bilinen Türkçe Doğum adlı mevlid tanıtılacak, eserin mevlid
geleneği ile bağı ve eserden kullanılan Öztürkçe kelimeler üzerinde
durulacaktır.