Bir Hakikat Adamı Mehmet Akif Kitabı, Osman Koca, Editör, Beyan Yayınları, İstanbul, ss.198-204, 2025
Gerçekçi bir şair
olarak Âkif gözlemleri hep hayata, hayat içindeki insana yöneliktir. İnsanların
yaşadığı olumlu olumsuz halleri olduğu gibi yansıtmak kaygısı taşımaktadır.
Ayrıca okurda bu gerçeklik duygusunu uyandırabilmek için sıkça diyaloga
başvurur. Zaten birçoğu yaşadığı, gözlemlediği olaylardır; bu olayları sohbet
şeklinde vererek sohbetin sıcaklığını, sohbetten doğan sıcaklık ve samimiyeti
şiirinde yansıtmak istemektedir. (Şakar 2011, s. 488)
Mehmet Âkif tasvir ağırlıklı manzum hikâyelerinde de
gerçeklik izlenimini arttırmak ve olayı daha canlı bir şekilde aktarmak için
bilinçli ve amacına uygun olarak yapılmıştır. Şair, eserin ana fikrine ve
kurgusuna hizmet edecek tarzda tasvirlerini yapmıştır. (Gökçek 2005, s.303)
Mehmet Âkif, sadece içinde
yaşadığı toplumun meselelerine çözüm arayan bir şiiri benimsemiş, hakikat
peşinde bir şairdir. Bu görüşünü Süleymaniye
Kürsüsünde adlı kitabında, “Budur cihanda benim en beğendiğim
meslek / Sözüm odun gibi olsun, hakîkat olsun tek” mısralarıyla açıklar.
Böylece Âkif, şiirde hayalperestliği reddetmiş, ancak buna tepki olan Batı
tarzı parnasyen ve sembolist şiiri de benimsememiştir. Özellikle manzum
hikâyelerinde gerçekleri dile getiren, takdir ettiği Batılı yazarların roman
sanatındaki realist/natüralist anlayışını yansıtan bir şiir tarzını tercih
etmiş ve Türk şiirinde toplum meselelerine en çok eğilen şair olmuştur. Aslında
sanatkâr ruhlu, şair yaratılışlı bir insan olan Âkif, yaşadığı toplumun birçok
problem ve yoksunluk içinde bulunduğu gerçeğinden hareketle toplumdan yana,
ahlâkçı ve idealist bir yolu seçmiştir. Âkif, kimi şiirlerinde yer yer lirizme
de yönelir. Özellikle son yıllarında Mısır’da iç kırıklığı, vatan hasreti,
yalnızlık ve hastalık gibi bedbin duygularla yüklü olarak yazdığı Gölgeler kitabındaki şiirlerin lirik vasfı
öncekilere göre daha da yüksektir.