Sinemaya Jungiyen yaklaşım: Kırmızı animasyonunun arketipsel analizi


Creative Commons License

Bostan A. D.

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, sa.28, ss.309-323, 2022 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Basım Tarihi: 2022
  • Dergi Adı: RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: MLA - Modern Language Association Database, TR DİZİN (ULAKBİM), Index Copernicus, Root Indexing, Sobiad Atıf Dizini
  • Sayfa Sayıları: ss.309-323
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışmada Disney- Pixar ortak yapımı olan Kırmızı (Turning Red, Domee Shi, 2022) animasyonu arketipsel boyutu ile incelenmektedir. Kolektif bilinçdışı ve arketipler Analitik Psikoloji’nin kurucusu olan Carl Gustav Jung’un psişe bilimine kattığı en önemli kavrayışlardandır. Kolektif bilinçdışı, bütün insanlığın paylaştığı imajlardan ve arketipler denen çağrışımlardan oluşur (Indick, 2011). Arketipler, bir anne ve babaya sahip olma deneyimi, sevgi arzusu ya da ruhsal iyileşme ve yeniden doğuş gereksinimi gibi ortak psikolojik meseleleri anlama ve paylaşmaya yönelik temel insan eğilimini temsil ederler (Indick, 2011). Semboller ve imgeler aracılığı ile kendilerini ifade eden arketipler temas ettikleri her bilincin yeniden şekillendirilmesini sağlar. Jung, arketiplerin yok sayılmalarının bir diğer ifade ile bilinçdışına atılmalarının yıkıma neden olduğunu ifade eder ve bu nedenle arketipleri anlamaya yönelik çabayı önemser. Analitik Psikoloji arketiplerin analizi ile bilincin güçlendirilerek bilinçdışı karşısında daha olgun bir hale getirilmesini amaçlamaktadır. Arketiplerin çeşitli tezahürleri toplumların ortak kültürel ürünlerinde de karşımıza çıkar. Popüler kültür ürünleri de bu bağlamda kolektif bilinçdışının birer yansıması olarak arketipsel boyutları ile incelenebilirler. Çalışmada Kırmızı animasyonu bu bakış açısından hareketle anne, gölge, çocuk, erginlenme ve bireyleşme arketiplerine dair sunduğu semboller ve temsiller üzerinden Jungiyen bakış açısı ile incelenmiştir. Çalışmanın sonunda ise anlatıda öne çıkan arketip imgeleri ve temsillerinin kolektif bilinç -ve de bilinçdışına dair- neler söylüyor olabileceği sorusu tartışmaya açılmıştır.