NASREDDİN HOCA FIKRALARI ÜZERİNDEN YENİ BİR TAVIR ve MEDENİYET İKLİMİ ARAYIŞI: ANAHTAR(LAR)IMIZ İÇİMİZDE!


Gülpınar M. A.

DEĞERLER İNŞAASI: REFERANS DEĞERLER, KURUMLAR, KİŞİLER, İhsan Toy, Editör, TASAM Yayınları, İstanbul, ss.117-134, 2020

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Diğer
  • Basım Tarihi: 2020
  • Yayınevi: TASAM Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.117-134
  • Editörler: İhsan Toy, Editör
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu bildiride, tarihi süreçte bir kişi olmayı aşarak toplumsal, kültürel ve evrensel hazıfaya, referans değer ve şahsiyete dönüşen; farklı çağlarda ve kültürlerde yeniden üretilerek yaşayagelen “Nasreddin Hoca” ve fıkraları, varoluş felsefeleri ve

tasavvuf anlayışı çerçevesinde ele alınmıştır. Yaşayan “Nasreddin Hoca” ve fıkralarından hareketle, bireysel bir okuma ve değerlendirme denemesiyle, zamanla ortaya çıkacak yeni “bir kültür ve medeniyet iklimi” ve “yeni bir tavır”, “mizahi bir

tavır” için “yeni bir duruş ve dil” belirlemek ne kadar mümkündür sorusuna cevap aranmıştır. Dolayısıyla benimsenen yaklaşım, Nasreddin Hoca şöyle biriydi, şunu demek istedi, bunu demiş olmaz yerine; Hoca’nın fıkralarının, bizlere, bu çağın

yaşamlarına ne tür aynalar tutuyor olabileceği; bizlere, bugünün meseleleri üzerine ne tür okuma imkânları sunabileceği yönündedir. Bu bağlamda, bildiri, 21. yy’da yaşayan birisine, bugünün ihtiyaçları, meseleleri ve vurguları açısından; bu

çağda gündemde olan düşünce sistemlerine ait ana kavram ve sorun alanları noktasında, özellikle insan ve toplum anlayışı ile eğitim anlayışına yönelik neler söyleyebileceği üzerine bir deneme olarak görülmelidir.

Bu bildiride, Nasreddin Hoca fıkraları, tüm farklılıkları / biriciklikleri içinde hayatı, insanı, insanın varoluşunu ve varoluşsal hallerini merkeze alan varoluş felsefeleri ve tasavvuf anlayışı çerçevesinde ele alınmaya çalışılmıştır. Tasavvuf anlayışı

ile varoluş felsefeleri bağlamında tartışılan ana kavramlar ve sorun alanları odağında, yaşamın, bireysel ve toplumsal varoluşların içinden hareketle, bir “felsefe”, “insan ve toplum anlayışı” ve “eğitim anlayışı” nasıl olabilir sorusu üzerine odaklanılmıştır. Bu çerçevede, varlık, varoluş ve insanın varoluşsal halleri; birlik ve çokluk / farklılık, sınır, mesafe ve bağlanma, sınırlarla yaşama, sınırlarda yaşama ve yaratıcılık; özgürlük, seçme ve sorumluluk; ben-sen ilişkisi ve biz anlayışı; karmaşıklık, izafilik ve sosyal yapılandırmacılık; yaşantısal / bağlamsal öğrenme, bireysel-toplumsal gelişim, kendini gerçekleştirme ve birlikte oluş gibi tassavvufa, varoluş felsefelerine ve eğitime ait kavramlar ele alınmaya çalışılmıştır.