Santral Nörositom Olgularında Stereotaktik Radyocerrahinin Başarısı


Şimşek İ., Erdoğan O., Gulıyev V., Şahin Y., Ünal S., Dağçınar A., ...Daha Fazla

Türk Nöroşirürji Derneği 33. Bilimsel Kongresi, Antalya, Türkiye, 11 - 14 Nisan 2019, cilt.29, sa.20160

  • Yayın Türü: Bildiri / Yayınlanmadı
  • Cilt numarası: 29
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş ve Amaç: Santral nörositom , bütün erişkin beyin tümörlerinin %0.1-0.5’ini oluşturan ve  oldukça nadir görülen bir nöroepitel kaynaklı beyin tümörüdür. WHO sınıflamasına göre evre 2 tümörler olarak kabul edilir. Bu tümörlere tipik olarak genç yaş erişkinlerde daha rastlanır ve cinsiyet dağılımı eşititir.Septum pelllucidum boyunca intraventriküler alanda yerleşirler ve en sık görüldükleri yer foramen Monro etrafında lateral ventriküllerdir. Bu tümörler intraventriküler yerleştiği ve  obstrüktif hidrosefaliye neden olduğu için hastaların çoğu artmış kafa içi basıncın bulgusu olan kusma,başağrısı,yürüme bozukluğu, kognitif bozukluklar ile başvururlar. MR görüntülerinde T1’de izointens, T2’de iso-hiperintens ve kontrast tutan düzgün sınırlı lezyonlar olarak görülürler. Total rezeksiyon santral nörositom tedavisinin temelini oluşturur. Total rezeksiyonlar 5 yıllık sağ kalım %99 oranındadır. Fakat tümörün  yerleşim yeri nedeniyle total rezeksiyon her vakada mümkün olmamaktadır.  Hastaların yalnız %30-50’sinde total rezeksiyon gerçekleşir, subtotal rezeksiyon uygulanan hastalarda stereotaktik radyocerrahi ile tümör kontrolü sağlanabilmektedir. Bu çalışma ile 2002-2019 yılları arasında Marmara Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği olarak stereotaktik radyocerrahi (Gamma-knife) tedavisi uygulanmış 56 hastanın tedavi etkinliğini ortaya koymaya çalıştık.  

Yöntem: Bu çalışmada retrospektif olarak 2001-2019 yılları arasında santral nörositom tanısıyla stereotaktik radyoccerrahi (Gamma-Knife Model B)  uygulanan olgular değerlendirilmeye alındı. Hastalar yaş, cinsiyet, tümör lokasyonu, ortalama marginal doz ve lokal kontrol açısından incelendi.  

Bulgular: Çalışmamızda 56 hasta yer almakta olup, 26 sı kadın, 30 u erkek hastadır. Ortalama yaş 35,6 (8-75). 40 hastaya daha önce subtotal rezeksiyon uygulanmış(%71,4),16 hasta ise primer stereotaktik radyocerrahi(%28,6) yapılmıştır. Ortlama marjinal doz 15,6 Gy(12-22 Gy). Ortalama sağ kalım %98,2dir. 8 hastada nüks saptanması sonucu tekrar stereotaktik radyocerrahi uygulanmıştır. (%14,2). Lokal kontrol ilk gamma knife sonrası %85,7, nüks 8 olguya ikinci gamma-knife tedavisi uygulanması sonrasında ise lokal kontrol oranı  %94,      6 ya çıkmıştır. Literatüre baktığımızda santral nörositomlarda stereotaktik radyocerrahi başarısının çalışmamızla benzer olduğunu görmekteyiz. Karlsson ve ark. 2012’de 42 hastayı içeren serisinde lokal kontrol %95 çıkmıştır. Yamanaka ve ark.2016’daki 36 hastalık serisinde de lokal kontrol %94 olarak bulunmuştur.  Çalışmamızdaki sonuçlar literatür ile uyumludur.

Sonuç:  Santral nörositom yerleşim yeri itibariyle total rezeksiyon oranının düşük olduğu ve bu nedenle de adjuvan tedavinin önemli olduğu bir patolojidir. Stereotaktik radyocerrahi ile  subtotal rezeksiyon uygulanmış  santral nörositom hastalarında hastalığın çok yüksek oranda kontrol altına alınması mümkündür.