Türk Nöroşirürji Derneği 33. Bilimsel Kongresi, Antalya, Türkiye, 11 - 14 Nisan 2019, cilt.29, sa.19848, ss.178
Giriş ve Amaç: Tektal plate gliomları beyin sapı gliomlarının genellikle
benign seyirli bir alt grubudur. Aquaductus sylvii obstruksiyonu ile
hidrosefali oluşturmadığı takdirde nadiren nörolojik defisite yol açar.
Yerleşim yeri nedeniyle cerrahisi zorluklar teşkil eden tektal plate
gliomlarının tedavisinde GammaKnife radyocerrahisi noninvazif tedavi
seçeneği olarak ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada kurumumuzda bu
tedavi modalitesinin sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntem: Mart 2010 ve Kasım 2018 tarihleri arasında, yaş ortalaması
32.5 (9-77), 15 kadın, 11 erkekten oluşan toplam 26 hastaya tektal plate
gliomu tanısı ile Marmara Üniversitesi Nörolojik Bilimler Enstitüsü’nde
Stereotaktik GammaKnife radyocerrahisi (GK) uygulanmıştır. 12 hastada
hidrosefali tablosu görülmüş olup bu amaçla opere edilmiştir (7
hastaya sadece Endoskopik III. Ventrikülostomi (ETV), 2 hastaya sadece
Ventriküloperitoneal shunt (V-P shunt), 3 hastaya ise hem ETV hem
de V-P shunt cerrahisi yapılmıştır). ETV yapılmış olan bir hastanın GK
sonrası kontrollerinde hidrosefalisinde ilerleme saptanması nedeniyle
V-P shunt takılmıştır. 3 hastaya biyopsi ve 2 hastaya eksizyonel cerrahi
yapılmış. Hastaların görüntü ve dosyaları retrospektif olarak incelenmiş
olup tanımlayıcı çalışma yapılmıştır. Hastaların Leksell stereotaktik
çerçeve takılarak yapılan beyin Manyetik Rezonans (MR) görüntülemeleri
Leksell GammaKnife Model B Plan 8.32’de işlenmiş olup hastaların
mevcut kitlelerinin %50 isodoz alanına 12-16 Gy (ortalama 13,68; ss: 0,9 )
maksimum 24-32 Gy (ortalama 27.36, ss: 1.8 ) verilecek şekilde tedavileri
yapılmıştır. Hastaların ortalama radyolojik takip süreleri 20.02 aydır (1-102
ay). Tanımlayıcı istatistik hesaplamalar SPSS 23.0 programı ile yapıldı.
Bulgular: Tümör volümünde %20 fark olması regresyon ve progresyon
açısından anlamlı kabul edilmiştir. Çalışmada değerlendirdiğimiz 26
hastadan; tümör regresyonu, vakaların 15’inde görülmüş olup, bunların
2’sinde ise kitleleri son kontrollerinde görülemeyecek boyuttadır. 6
vakada tümör içi kist, 4 vakada radyonekroz, 1 vakada ise tümör içi
hemoraji gelişmiştir. İlgili hasta, hemoraji sonrası yeniden GK yapılmasına
rağmen, progresyon görülmesi üzerine opere edilmiştir. 2 vakada peritümöral ödem, 5 vakada ise geçici tümör genişlemesi görülmüştür.
4 vakada ise GK’a rağmen progresyon saptanmış olup, 1’inde aynı
zamanda kist oluşumu, 1’inde tümör içi kanama, 1’inde ise geçici tümöral
genişleme görülmüştür. Regresyon ve tümör boyutunda anlamlı artış
olmaması şeklinde toplam %80 hastada etkin tümör kontrolü sağlandığı
görülmüştür.
Tartışma ve Sonuç: Bu çalışmamızın sonuçları da göstermektedir ki
tektal plate gliomları tümör kontrolünde GK etkili ve noninvazif olmasıyla
da güvenli bir tedavi seçeneğidir. Tektal plate gliomlarında hidrosefali
kontrol altına alındıktan sonra tümöre yönelik primer tedavi seçenekleri
arasında GK ön plana çıkmaktadır. Ama bu sonuçlar, daha geniş hasta
gruplarıyla yapılacak çalışmalarla desteklenmeye gerek duymaktadır.