Der Yayınları, İstanbul, 2022
J.J.Rousseau’nun, Fransız Aydınlanmasını biçimlendiren bazı özel değerlerin
temsilcisi olduğunu yine de “kural
uymayan” bir yerde durduğunu biliyoruz. Bu yer; onun eserlerinden yapılan
çevirilerle, kültür dünyamıza aktarılan kavramlarla, atıf yapılan siyasi
görüşleriyle birlikte tartışılabilir. Çalışma kapsamında yapılan
araştırmalardan ve ulaşılan bulgulardan iki noktayı açıkça ve hemen burada
söylemekte bir sakınca yoktur. Bunlardan birincisi; Osmanlı aydınlarının
düşünce dünyasında olan Rousseau ile gerçekteki Rousseau arasındaki ayırımdır.
Çünkü çevirisi yapılan metinlerde geçen, Batı siyasi düşünce dünyasına ait
kavramların; dil ve anlam dünyasındaki farklılıkların getirdiği “bocalama”nın
üzerine bir de ağır sansür koşulları eklenince, gerçek Rousseau’yu
anlaşılabilir kılma önündeki engeller çoğalmıştır. İkincisi; Osmanlı
aydınlarının hemen hepsinin, adeta abartılı bir Rousseau hayranlığının
kendinden menkul bir değer gibi kabul edilmesidir. Oysa bu önem ve değer; hemen
aynı anda gerçekleşmemiştir. J.J.Rousseau’nun adı ve eserleri; Osmanlı
bürokrasisi içinde bazı aşamalardan geçerek, belirli bir siyasi süreçte,
özellikle ulus-devlete giden yolda ilerlemeyi göze alan özgürlük ve eşitlik
söylemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte etkili olmuştur. Bu nedenle
çalışmada; Rousseau’nun söylediklerinden
çok, onun bizim geçmişten yankılanan sesimizden nasıl duyulduğunu, bu sesin
nasıl anlaşıldığını açıklama amacı vardır.
Résumé : Le nom de Jean Jacques Rousseau est cité dans une atmosphère politique particulière sous l’influence de la Révolution française de 1789. La haute bureaucratie ottomane connaît son nom et ses idées avant que celui-ci ne devienne ce philosophe admirable au sein de la pensée du Tanzimat et ce, même s’il existe déjà quelques références à ses œuvres politiques. Dans la seconde moitié du XIXème siècle grandit une nouvelle génération qui lit les philosophes occidentaux et connaît bien les concepts politiques. Elle étudie la culture occidentale surtout le français, ce qui sert à diffuser les idées de Rousseau. Cette génération salue les idées du philosophe tout en gardant l’identité islamique impériale ottomane. La raison principale du succès des concepts de Rousseau ainsi que sa ferveur sont toutes romantiques mais on les traite en prenant une certaine distance avec leurs origines. Le mouvement « Jeune Ottoman » est un mouvement réformateur tout comme le mouvement « Jeune-Turc ». Mais « Jeune Ottoman » est un groupe qui traduit les textes littéraires de Rousseau pour la première fois, quant aux «Jeune-Turcs », ceux-ci lisent avec grande admiration les textes politiques de Rousseau. Leur volonté est de mettre en place une réforme plus profonde au début du XXème siècle. Pourtant, malgré l’adoration pour Rousseau, ne sont publiées que quelques pages des premiers exemplaires de la traduction de Rousseau en 1911. Le Ier livre « du Contrat Social » paraît en 1904 à Paris mais reste inachevé. La traduction intégrale « du Contrat Social » est publiée en 1913 à Istanbul en langue turque ottomane, cette traduction marque les idées politiques de l’État-Nation. Il faut souligner que la traduction des textes politiques de J. J. Rousseau est très limitée si on la compare à l’admiration portée à ses œuvres.
Abstract: From the Tanzimat era until the establishment of Turkish
Republic, reading the works of French Enlightenment philosophers, especially
those of Jean-Jacques Rousseau, and translating them had been a pratice that
passed down one generation to the other. However, before the Tanzimat era,
there had been also some studies which referred to the works of Rousseau, who
was called as an atheist and paved the way for the French Revolution, 1789. The
extant samples which can give us some ideas on the first translation of the
Social Contract, are a few pages of an article published in a journal named
“Ictihad” in 1911, an unfinished translation of “Book I” published in Paris in
1904 and other translations published in Istanbul in 1911. We distinguish the
clear disproporition between the translation of Rousseau’s political works and
the admiration for him among Ottoman intelligentsia, considering the
translations of his works during the period from the Young Ottomans to the
Young Turks.