MEDULLOBLASTOM -25 YILLIK DENEYIM


Creative Commons License

Tokuç A. G., Yılmaz B., Eker N., Şenay E., Berk Akbeyaz B.

XXI. ULUSAL PEDİATRİK KANSER KONGRESİ, Antalya, Türkiye, 24 - 28 Kasım 2021, ss.147-148

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.147-148
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç : Merkezi sinir sistemi (MSS) tümörleri gelişmiş ülkelerde çocuklarda en sık görülen solid tümörler grubunu oluşturken, ülkemizde
lösemi ve lenfomaların ardından üçüncü sıklıkta yer alırlar. Çocukluk çağında beyin tümörleri içinde en fazla görüleni ise medulloblastomdur. 0-18 yaş grubunda görülen SSS tümörlerinin yaklaşık % 20 sini oluşturur.
Yöntem : Bu çalışmada 1995-2011 yıllarında Kartal Lütfü Kırdar Eğitim ve araştırma hastanesi ve 2011-2019 yıllarında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalında izlenen 39 erkek, 35 kız toplam 74 medulloblastom tanılı hasta retrospektif
olarak incelendi.
Bulgular : 25 yıl boyunca her iki hastanede tanı alıp tedavi edilen ve takipte tutulan beyin tümörlü olgu sayısı 234 olup bunlar içinde medulloblastom tanılı olan olgu sayısı 74 (% 34.6 ) idi. Olguların yaş dağılımı 2 ay-17 yaş ( median 5.8 ) ve erkek/ kız = 39/35=% 1.11 idi. 5 yıllık
olaysız sağkalım %41,1 olarak hesaplanmış olup en önemli olumlu prognostik kriterler total rezeksiyon varlığı, nüks veya progresyon
görülmemesi ve M0 olma olarak saptanmıştır.
Sonuç : Medulloblastom, multimodal tedavilere rağmen halen mortalitesi yüksek bir tümördür. 5 yıllık yaşam, standart risk medulloblastomda %75-90, yüksek risk medulloblastom için %40-60’tır. Süt çocuklarında ise 3 yıllık olaysız yaşam ancak %40 oranında sağlanabilmiştir. Bizim olgularımızda da gerek metastatik olanların gerekse küçük yaştaki hastaların fazlalığı nedeniyle 5 yıllık olaysız sağ kalım %
41.1 dir. Santral Sinir Sistemi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) son sınıflamasında Medulloblastomlar 2007 DSÖ sınıflamasından farklı olarak,
hem histolojik ve moleküler özelliklerine göre iki şekilde sınıflandırılmıştır. 2016 DSÖ sınıflandırılmasında histolojik ve moleküler özellikler hastaların klinik ve yaş aralığı ile harmanlanarak kategorize edildiğinde farklı prognozlu ve farklı tedavi yaklaşımı gerektiren alt
gruplar ortaya çıkmaktadır. Gelecekte tedavilerin, bu alt gruplandırmaya göre planlanması ve uygulanmasının mortalite ve morbiditeyi
azaltacağı görüşündeyiz.