Uluslararası İmâm-ı Rabbânî Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 16 - 17 Kasım 2013, ss.61-98
Öncelikle bir tespitle sözlerime başlamak istiyorum: İmâm-ı Rabbânî’nin eserlerini okuyup fikirlerini incelediğimiz zaman onun tıpkı “İslâm’ı getiren, tebliğ
eden ve bütün yönleriyle uygulamaya koyan” Resûlullah gibi sözüyle, kalemiyle,
cihadıyla, mücahedesiyle ve mücadelesiyle hâsılı bütün kuvvet ve imkânlarıyla
İslâm’ı en doğru bir şekilde anlayıp anlatma, yaşayıp yaşatma niyeti, azmi ve gayreti içinde olduğu fark edilecektir. Eserlerindeki sürekli “şerîat” vurgusu, “Kur’ân’ın
ahkâmına uyma” ve bunun tahakkuku için de “Her hâl ü harekette Resûlullah’ın
sünnetine kayıtsız şartsız tâbi olma” telkinleri, onun dini doğru anlayıp yaşamada
gösterdiği hassasiyetin en bâriz göstergelerinden biridir. Nitekim Kur’ân âyetlerini
anlayıp yorumlamadaki tarz, üslûp ve usûlüne baktığımızda da her dâim, bahsettiğimiz ana düşüncesinin izlerini sürmenin hiç de zor olmadığı görülecektir