Hükümet Sisteminin Belirlenmesinde Tarihsel Olayların Etkisi


Kuzu B.

Astana 2. Uluslararası Hukuk ve Sosyal Bilimler Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 11 - 12 Kasım 2023, (Yayınlanmadı)

  • Yayın Türü: Bildiri / Yayınlanmadı
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Özellikle 16 Nisan 2017’de yapılan halk oylamasının akabinde gerçekleşen siyasal rejim değişikliği ile gündemden düşmeyen sorunsallardan biri; Türkiye’nin bundan böyle bildiğimiz anlamıyla bir başkanlık sistemi mi veyahut özellikle Fransa özelinde vücut bulmuş yarı-başkanlık sistemine mi yakın olduğuydu. Anayasa hukuku ve siyaset bilimi özelinde yapılan tartışmaların getirdiği sonuç, Türkiye’deki yeni sistemin bu iki siyasal rejimden farklı bir yerde konumlandırılmasıydı. ‘Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ veya ‘Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi (CBHS)’ gibi kavramlarla açıklanmaya çalışılan sistem için son tahlilde gelinen nokta, toplumsal ve siyasi ihtiyaçlara cevap verebilecek bir sistemin olduğu inancıydı. Tüm bu güncel konulardan bağımsız olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana denenmiş olan farklı anayasa dönemlerindeki kuvvetler birliği ilkesine dayanan 1921 Anayasası’nın ‘Meclis Hükûmeti Sistemi’ veya 1924 Anayasası dönemindeki ‘Kuvvetler Birliği Görevler Ayrılığı’na dayanan bir nevi parlamenter sistemin ve sonrasındaki parlamenter sistem denemelerinin siyasi olarak toplumsal taleplerden kaynaklanıp kaynaklanmadığının kısa bir analizi bu çalışmanın esas temelini oluşturmaktadır.

Nasıl ki 1921 ve 1924 Anayasa dönemlerinde hızlı karar alma mekanizmalarını işletebilecek atik bir parlamentoya ihtiyaç duyuluyor ise sonrasında demokrasinin esas unsurlarından olan seçim sistemlerinin ve meclisin güçlendirilmesini ön plana koyan parlamenter sistem de dönemin şartlarının bir sonucu olarak siyasal rejimlerin belirleyicisi olmuştur. 20. yüzyılın ortalarından itibaren, 2. Dünya Savaşı’nın bitişiyle birlikte (özellikle Kıta Avrupa’sında) temsil kabiliyetini arttıran ve yasama-yürütme arasındaki ahenkli dengeyi koruyan parlamentoların oluşması süreci Türkiye’de de karşılık bulmuştur. Türkiye’deki hükûmet sitemine yönelik tartışmalar, 1961 ve 1982 Anayasası dönemlerindeki anayasal kazanımların yansıra (Anayasanın üstünlüğünün benimsenmesi, yüksek Anayasa Mahkemesinin kurulması, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye kavuşturulması vb.) daha çok koalisyon dönemlerinde gündeme gelen siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklara bağlı olarak sürekli gündeme gelmiştir. Günümüzde ise bu tartışmaların görünümü, gücün tek merkezde toplandığı kuvvetli bir yürütme organının milleti temsil salâhiyeti şeklindedir.