Literatürde biyolojik sistemlerde yer alan objelerin ayna görüntüleriyle örtüşmeme durumları üzerinden ifade edilen kiralite, ilaçların vücutta ortaya çıkardığı etkiler bakımından önemli bir rol
oynamaktadır. 1950’li yıllarda sentetik ilaç üretiminde görülen artışla
birlikte izomer karışımı formundaki ilaçların piyasada yaygınlaştığı görülmektedir. İlacın yapısında bulunan her bir izomerin, farmakolojik
olarak birbirinden farklı etki ve advers ilaç reaksiyonlarına yol açabildiği bilinmektedir. Bu durum, klinikte ilaç etkililiğini olumsuz yönde
değişebilmesi riskinin yanı sıra potansiyel güvenlilik sorunlarına da
zemin hazırlayabilir. Örneğin farmakovijilans tarihçesinde önemli bir
kilometre taşı olan talidomid trajedisinde de farklı klinik sonuçlar alınmasında molekülün farklı izomerlerinin rol oynadığı literatürde gösterilmiştir. Kiralite kavramı ile ilgili söz konusu gelişmeler ışığında
uluslararası sağlık otoriteleri, yeni üretilen ilaçların mumku ̈ n oldu ̈ ğunca
saf enantiyomer olarak üretilmesi yönünde pek çok tavsiyede bulunmuştur. Farmasötik teknoloji alanında kaydedilen ilerlemelerin de katkısıyla piyasaya giren yeni ilaçlarda saf izomerlerin payı eskiye kıyasla
giderek artmıştır. Ayrıca mevcut olan izomer karışımı formundaki ilaçların saflaştırılarak piyasaya sürülmesi prensibine dayanan “kiral
dönüşüm” örnekleri de ilaç pazarında görülmeye başlanmıştır. Hâlihazırda ilaçların saf izomer olarak geliştirilmesi gibi bir zorunluluk bulunmamakla birlikte, izomer karışımlar ile ilgili guvenl ̈ ilik endişelerinin
gelecekte yeni yaklaşımlara kapı aralamasının mumku ̈ n olab ̈ ileceği düşünülmektedir. Bu derlemede; kiralite kavramı ve söz konusu kavramın ilaçlardaki güvenlilik sorunları ile olası ilişkisi ele alınmıştır.
Chirality, which is expressed in terms of non-overlapping of mirror images of objects in biological systems, plays an important role for drugs to exert their effects on the body. With the
increase in the manufacture of synthetic drugs in the 1950s, drugs in
the form of isomeric mixtures became widespread in the market. Each
isomer in the structure of the drug can cause pharmacologically different effects and adverse drug reactions. This situation may adversely
affect the clinical efficacy of the drug, as well as lay the groundwork
for safety problems. For example, in the thalidomide tragedy, which
is an important milestone in the history of pharmacovigilance, different isomers of the molecule have been shown to play a role in obtaining different clinical outcomes. In the light of these developments
in chirality concept, health authorities have recommended that new
drugs be produced as pure enantiomers as much as possible. With the
contribution of the advances in pharmaceutical technology, the share
of pure isomers in new drugs entering the market has gradually increased. In addition, examples of “chiral switch” based on the purification of existing isomeric mixture drugs have begun to be
introduced. Although there is currently no obligation to develop drugs
as pure isomers, it is possible that safety concerns regarding isomeric
mixtures will leads to new approaches in the future. In this review, the
concept of chirality is discussed from the perspective of its possible
relationship with the safety problems in drugs.