Alacaklı Pay Sahibinin Sermaye Artırımı Kapsamında Şirkete Yaptığı Nakdi Ödeme Sonrası Pay Sahibinin Alacağının Ödenmesi Üzerine Düşünceler


Özdin F.

Legal Hukuk Dergisi, cilt.18, sa.214, ss.4573-4614, 2020 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 18 Sayı: 214
  • Basım Tarihi: 2020
  • Dergi Adı: Legal Hukuk Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.4573-4614
  • Marmara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Söz konusu çalışmada, hali hazırda şirketten alacaklı olan (mevcut ya da müstakbel) bir pay sahibinin, sermaye artırımı kapsamında şirkete nakdi ödeme yapması ve artırım sonrasında şirketin söz konusu pay sahibine olan borcunu ifa etmesi halinde, sermayenin usulüne uygun bir şekilde oluşturulması bağlamında herhangi bir hukuka aykırılığın gündeme gelip gelmeyeceği sorusuna yanıt aranmaktadır. Belirtilen bu işlemler silsilesi, şirketin malvarlığında meydana gelen ekonomik sonuç açısından bakıldığında esasen takas suretiyle sermaye artırımına denk, ancak şeklen onun alternatifi niteliğinde bir uygulamadır. Alman hukukunda sermayenin takas suretiyle sağlanması yasak olup, şirkete karşı sahip olunan alacakların ayni sermaye hükümlerine uyulmak suretiyle şirkete getirilmeleri zorunlu olduğundan, takasın alternatifi niteliğindeki böyle bir uygulama “örtülü ayni sermaye” (“verdeckte Sacheinlage”) olarak kabul edilmekte; bu ise nakdi sermaye artırımı çerçevesinde yapılan ödemenin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır. Türk-İsviçre hukukunda ise sermayenin takas suretiyle artırılması mümkün olduğundan, yukarıda belirtilen işlemler silsilesi, yani takasın alternatifi niteliğindeki söz konusu uygulama (nakdi ödeme-borcun ifası), sermayenin oluşturulması bağlamında herhangi bir hukuka aykırılığa sebep olmayacaktır. Böyle bir ihtimalde Türk-İsviçre hukuku açısından sorulması gereken asıl soru, söz konusu alternatif yolun seçilmesi halinde Kanun’un takas suretiyle sermaye ifasına ilişkin öngördüğü düzenlemenin/prosedürün uygulanmayacak, yani bertaraf edilecek olması sebebiyle herhangi bir hukuka aykırılığın söz konusu olup olmayacağıdır. 6102 sayılı Kanun’un -6762 sayılı eTK’dan farklı olarak- takas suretiyle sermaye artımına açık bir şekilde müsaade etmiş olmasının yanı sıra, bu halde işlemin kontrolünün ve şeffaflığının sağlanması amacına yönelik olarak özel bir prosedür öngörmüş olması, Türk hukuku açısından konuya ilişkin özel bir çalışma yapmayı gerekli hale getirmiştir. Zira, söz konusu alternatif yolun seçilmesi halinde -her ne kadar şirket malvarlığında ekonomik olarak takasa denk bir sonuç meydana gelecek olsa da- takasa ilişkin prosedür uygulanmayacak; böylece 6102 sayılı Kanun ile öngörülen düzenleme bertaraf edilmiş olacaktır. Nitekim çalışmada esas itibariyle, takas suretiyle sermaye artırımında uygulanması gereken prosedürün, takasın alternatifi niteliğindeki söz konusu yolun (nakdi ödeme-borcun ifası) seçilmiş olması halinde de kıyasen uygulanması gerektiği savunulmakta olup; bu bağlamda hangi şartların gerçekleşmesi gerektiğine ve aykırılık halinde uygulanması gereken hukuki yaptırıma ilişkin önerilerde bulunulmaktadır.

This study seeks an answer to the question of whether, in the case of the cash capital increase followed by the fulfillment of the shareholder's claim, there would be illegality in the context of the proper raising of capital. In terms of economic results, this transaction is essentially equivalent to the capital increase through offsetting, but it is formally an alternative form of offsetting. Under German law, the fulfillment of capital debt by offsetting is prohibited; this type of fulfillment of capital debts is regarded as a hidden contribution in kind and is ineffective. Since under Turkish-Swiss law it is possible to increase the capital by offsetting, this alternative application of offsetting would not lead to any illegality in the context of the proper raising of capital. From the point of view of Turkish-Swiss law, in which the capital increase by offsetting is valid, it is particularly important to examine whether illegality arises because the provisions of offsetting are circumvented by this alternative way. In Turkish Law foresees the Law No. 6102, unlike the Law No. 6762, a special procedure to ensure the control and transparency of the transaction in capital increase by offsetting, which is why this study is necessary for Turkish Law. Because if the alternative way is chosen - although an economic equivalent result will occur in company assets - the procedure regarding the offsetting will not be applied and in this way, the relevant regulation of the law will be avoided. Therefore, the study argues that the procedure to be applied in the capital increase by offsetting should be applied analogously, even if the alternative way mentioned above was chosen. In addition, recommendations are made in this study regarding the conditions to be fulfilled in this context and the legal sanction that should be applied in case of contradiction.