Günce Yayınları, İzmir, 2023
Ortaokul ve Lise
yıllarındaki Türkçe ve edebiyat derslerinde kompozisyon denildiğinde eminim ki
öğretmenlerimizin bize verdiği şiir, öykü, haber yazma ödevlerini bir de
atasözü verip bunu açıklayan bir deneme yazmamızı hatırlarız. Bu ödevler
öğrenciliğimizde çoğumuzu tedirgin eden ödevlerdi. Ne yapacağımızı bilemezdik. Aklımıza bir
türlü yazacak önemli bir konu gelmezdi. Yaz tatillerimizin son zamanları
canhıraş bir şekilde bu ödevleri yapmaya çalışmakla, gününe yetiştirmekle
geçerdi. En sinir bozucu gelen şey ise aniden ortaya çıkan kompozisyon
sınavlarıydı. Öğretmen aniden çıkarın kâğıtları der ve tahtaya bir konu
yazardı. Daha sonra da bizim bir şeyler yazmamızı beklerdi. Birçoğumuz
yazamadığımızı, yazma sıkıntımızı gördüğümüzde yazma yeteneğimiz olmadığı
kanaatine varırdık. Hâlbuki kompozisyon ödevlerinde öğretmenler öğrencilere tecrübesine sahip oldukları
ve ayrıca ilgilerini çekebilecek konularda kompozisyon yazdırılmaları
gerekirdi. Bunun yanında öğretmenler,
yazılan iyi örneklerin bir biçimde sınıf ortamında okutturulması, başarılı
olanların alkışlatılması yazmayı teşvik açısından önemlidir öncelikle
öğrencilerde kendine güven duygusunun geliştirilmesine de sebep olacaktır.
Öğrenciye
hiç ilgisini çekmeyen bir konuda kompozisyon ödevi verilmemeli, kendi
dünyasından bir şeyler ifade edebileceği, kendi düşünce veya tecrübelerini
anlatabileceği bir konu seçimi yapılmalıdır. Öğrenciye kendi kişiliğine uygun, bütün
kabiliyet ve ilgilerini üzerinde toplayabileceği konuları seçme imkânı
verilmelidir.
Kimi zaman da
öğretmenlerin Kompozisyon derslerinde öğrencilere bazı bilgiler dikte ettirip,
bir örnek okunarak arkasından benzer metinler yazmalarını istemek de sıkça
rastlanan bir durumdur.
Türkçe ve edebiyat öğretmenlerin
hatalarından biri de dersleri dilbilgisi kurallarını ezberletmek, bolca test
çözdürmek olarak görmeleri; metni anlama
ve yazma çalışmalarını ikinci plana atmalarıdır. Hâlbuki dersler öğrencilerin
anlama ve ifade kabiliyetine doğrudan doğruya tesir edecek ve onları
geliştirecek şekilde ele alınmalı; öğretim ve uygulaması buna göre
ayarlanmaları gerekir. Bilgi iyi
öğrenilmediği takdirde faydalı olamaz. Kullanılmayan bilgi de faydalı olmaz. Bu
itibarla dilin gramer şuurunu kazandırmak lazımdır. Fakat gramer her şeyden
önce, doğru ifade hususunda yardımcı olacak şekilde okutulmalıdır.
Türkçe ve edebiyat öğretmenlerin bir
kısmının düştükleri diğer bir hata da öğrencileri birer şair ve yazar olarak
görmeleridir. Edebi metinler üzerindeki
çalışmaların kompozisyona yardımı, bol edebi metin, eser okumanın yazma
kabiliyetini geliştirme bakımından en etkili yollardan biri olduğu kabul
edilmekle beraber kompozisyon doğrudan doğruya edebiyat sayılmaz. Umumiyetle
kompozisyon çalışmalarının ulaşması gereken nihai hedef şiir, hikâye yazmaktan
ziyade iyi deneme yazmak, duygu ve düşüncelerini doğru ve net bir şekilde
ifade edebilmektir.
Şunu da unutmamak gerekir ki iyi bir
edebiyatçı yazar olmak çoğu kez bir yetenek işidir; bu da belki de Tanrı
vergisidir. Ancak bu kitabın amacı, üniversite düzeyinde bir insanın duygu ve
düşüncelerini güzel ve etkili bir biçimde, dil ve anlatım hatalarına düşmeden
ifade edebilmesini sağlamaktır. Bunun için de biraz çalışmak çabalamak
yeterlidir.
Etkili ve vurucu yazılar yazmak veya tam olarak ifade
edilmek istenen konuyu net bir şekilde yazıya dökebilmek için, öncelikle iyi
bir okuyucu olmak ve gözlemci olmak gerekmektedir. Gözlem özellikle etkili yazı
yazmanın anahtarlarından birini oluşturur. Güzel yazılar yazabilmek için çokça
okumak, iyi gözlemlemek ve gözlemlenenleri de kelimelere dökmek gerekir. Tabi
ki etkili yazı yazmak peşi sıra kelimeleri
sıralamak veya çokça yazmak değildir, iyi bir üslup sahibi olmak ve planlı
yazmak demektir.
Öncelikle etkili ve güzel yazı
yazmanın bir beceri değil, azim ve çalışma ile ortaya çıktığını belirtmek
gerekir. İşte bu sebeple etkili yazı yazmak için teknikleri bilmek ve adım adım
uygulamak yazı yazacak kişiyi hedefe ulaştırır.
Yazı yazmanın hem meslek hayatında
hem sosyal hayatta bir zorunluluk ve derdini anlatma çabası haline geldiğini
unutmamak gerekir.
Örneğin birçok meslek dalında olduğu gibi avukatlık için
de iyi bir savunma gerektiğinde sözlü ve çoğu zamanda yazılı olarak
gerçekleşmektedir. Teknik olarak bilinen bilgiler etkili yazı yazma ile
birleştirildiğinde ortaya atılan tezin, karşı taraf açısından konuyu anlatan
kişinin tam da söylemek istediklerinin anlaşılmasıyla başarıya ulaşır.