Barış S. (Yürütücü), Gürsel M., Erman M. B., Özen A. O., Öğülür İ., Küçüksezer U. C., et al.
TÜBİTAK Projesi, 2019 - 2022
Primer immün yetmezlikler (PİY)
tekrarlayan enfeksiyon bulgusu ile karakterize kronik bir hastalık grubudur. Bazı immün yetmezliklerde enfeksiyon
tablosuna ayrıca otoimmünite, allerji veya malignite gibi bulgular eşlik
edebilmektedir. Son yıllarda gelişen genetik sekanslama yöntemleri ile
PİY içerisinde birçok yeni genetik hastalık tanımlanmıştır. Yeni tanımlanan
bu genetik bozukluklar arasında LRBA
(lipopolysaccharide-responsive beige like anchor protein) ve CTLA4 (cytotoxic T lymphocyte antigen
4) genlerindeki fonksiyon kaybına yol açan mutasyonlar, STAT1 (signal transducer and activator of transcription 1)
genindeki fonksiyon kazanımı mutasyonları ve DOCK8 (dedicator of cytokinesis
8) eksikliği ile ilişkilendirilmiş immün disregülasyon sendromları
bulunmaktadır. Belirtilen bu hastalıklardaki ortak özellik klinikte
tekrarlayan enfeksiyonların yanı sıra otoimmünitenin fazla olmasıdır. Bu
nedenle klinik olarak genellikle daha
kötü seyir gösterirler. İmmün disregülasyon açısından benzerlik gösterseler
de altta yatan moleküler bozuklukla ilişkili olarak tedavileri farklı
olabilmektedir. Bu nedenle, hastaların erken tanı alması ve
komplikasyonlar gelişmeden önce uygun şekilde tedavi edilmesi son derece
önemlidir. Ancak ülkemizdeki kısıtlı
imkanlar ve özelleşmiş merkezlerin azlığı nedeniyle tanı ve tedavide zorluklar
yaşanmakta bu da hastalığın seyrini kötü yönde etkilemektedir. Tanısal
zorlukların yanı sıra, yeni tanımlanmış bu hastalıkların patogenezinden
sorumlu moleküler bozuklukların tümü tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu
hastalıkların laboratuvar olarak hangi biyobelirteçler ile takip edilmesi
gerektiği hakkında literatürde net bir bilgi bulunmamaktadır. Bunların
yanında hastalığa spesifik hedeflenmiş ilaç kullanıldığı halde hastalarda
yanıt düzeyi değişken olup, bazılarında ise yeterince yanıt alınamamaktadır.
Bunun altında yatan immünolojik kökenler tam olarak bilinmemektedir. Sunulan projede yer alan klinik ve araştırma merkezleri yukarıda
belirtilen hastalıkları taşıyan olguları takip etmekte ve bu hastalıkların
daha iyi anlaşılabilmesi için halihazırda tanısal ve fonksiyonel çalışmalar
yürütmektedirler. Örneğin LRBA, CTLA4, FOXP3, DOCK8 ve
STAT1 proteinleri akım sitometri yöntemiyle tayin edilmekte ve bu
hastalıklarla ilişkili olabilecek hücre içi interlökin (IL)-17, interferon
(IFN)-g
gibi sitokinler çalışılmaktadır. Sunulan projedeki amaçlarımız şu şekildedir:
1) İmmün disregülasyon ile giden LRBA, CTLA4, STAT1 ve DOCK8 hastalıklarının
erken tanısı için temel ve ileri düzey immünolojik, genetik ve moleküler testlerin
gerçekleştirilmesi ve buna bağlı olarak
hastalıklara özgün hedeflenmiş tedavilerin erken başlanması, 2) Hastalıklara
özgü olabilecek, tanıda işe yarayabilecek ve tedavi yanıtını belirleyecek
yeni yolakların ve biyobelirteçlerin keşfedilmesi ve bunlara yönelik
fonksiyonel çalışmaların yürütülmesi, 3) LRBA eksikliği olan hastalarda, hücre yüzeyinde bilinmeyen protein
değişikliklerin gösterilmesi, 4) CTLA4 mutasyonu olan hastaların tanısında yardımcı olabilecek yeni testlerin
in vitro modelde geliştirilmesi,
5) CTLA4 proteinin hücre içi regülasyonundan sorumlu bilinmeyen
mekanizmaların araştırılması, 6) DNA tüm ekzom
dizileme yöntemini kullanarak hastalıkların tanısının konulması ve olası yeni
gen bozukluklarına yönelik validasyon çalışmalarının yürütülmesidir. Çok merkezli ve multidispliner
işbirliği olan projemiz, alanında uzmanlaşmış hekim ve araştırmacıları
içermektedir. Marmara Üniversitesi,
Çocuk Allerji ve İmmünoloji Kliniği yürütücü konumunda olup, lenfoproliferasyon,
otoimmünite, sık enfeksiyon geçirme ve egzema gibi bulguları olan hastalarda
bir takım immün belirteçlerden (foliküler hücre yüzey boyaması, LRBA, CTLA-4,
FOXP3, STAT1 ve DOCK8 hücre içi boyama ve Th1/Th17 hücre oranı) oluşan tanı
algoritması kullanarak tanısı bilinen ve bilinmeyen hastaları tarayacaktır.
Daha sonra çalışma süresi içerisinde takip edilecek olan bu hastalara tedavi
başlanacaktır (LRBA ve CTLA4 eksikliği için abatacept, STAT1 fonksiyon
kazanımı için ise ruxolitinib). Tedavi öncesi ve sonrası oluşan etkiler
transkriptomiks (Nanostring nCounter platformu) ve proteomiks çalışmaları ile
değerlendirilerek hastalıklarla ilişkili olabilecek yeni yolakların,
biyobelirteçlerin belirlenmesi sağlanacaktır. Eş zamanlı olarak, LRBA
eksikliği olan hastalarda, lenfositlerin yüzeyindeki değişiklikler nanobodi
kütüphaneleri ile değerlendirilecektir. Yine bu hastalarda, CTLA4 ifadesine
etki eden başka proteinlerin varlığı, CRISPR/Cas9 kütüphanelerini
kullanılarak araştırılacaktır. Diğer taraftan, CTLA4 eksikliği olan
hastalarda in vitro tanısal test
geliştirilmesi için Biacore T200
sistemi kullanılacaktır. Tüm ekzom dizileme yöntemi ile bilinen ve bilinmeyen
genler taranarak bunlara yönelik validasyon çalışmaları (flow analizleri, sitokin
tayini, Trim-away yöntemi ile silme deneyleri, nötrofil fonksiyonlarını
değerlendirme) yapılacaktır. |
Ülkemizde PİY’ler batı
toplumlarına göre çok daha sık görülmesine rağmen bu hastalıklarla ilgilenen
merkezlerin azlığı ve tanısal kısıtlılık önemli bir sorundur.
Bunun yanında, karmaşık ve bilinmeyen hastalık patogenezi, tanı, tedavi ve prognoz
için çok bilinmeyenli bir denklem olarak karşımıza çıkmaktadır. Projemizde
sunacağımız özgün tasarım modeli ile, ağırlıklı olarak immün disregülasyon ile
seyreden PIY’lerin erken tanısı ve takibi için güvenilir biyobelirteçler bulmayı
ve aydınlatılmamış hastalık mekanizmalarını
saptamayı hedeflemekteyiz. Projemizde elde edilecek verilerin yeni araştırma
olanaklarının ortaya çıkmasına yardımcı olacağını düşünmekteyiz.