Erken Çocukluk Çağı Epileptik Ensafalopatilerinde Tüm Ekzom Dizileme Yöntemi ile Gen Defektlerinin Belirlenmesi


Creative Commons License

Türkdoğan D. (Yürütücü)

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2016 - 2019

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Haziran 2016
  • Bitiş Tarihi: Ağustos 2019

Proje Özeti

Bu çalışmada etyolojisi çeşitli laboratuvar ve radyolojik yöntemlerle saptanamayan erken başlangıçlı epileptik ensefalopati (EBEE) olgularında tüm ekzon dizileme yöntemi ile tanımlanmış genlerin incelenmesi ve ilişki saptanamayan olgularda yeni genlerin araştırılması amaçlanmıştır. 

EBEE yaşamın ilk yıllarında başlayan, sıklıkla tedaviye dirençli nöbetler ve motor-sosyal-dil alanlarında önemli gelişim geriliklerine neden olan bir hastalıktır. Hastalığın doğrudan ve geç komplikasyonları, farklı düzeylerde otistik spektrum bozuklukları, orta-ağır öğrenme güçlükleri ve sosyal uyum bozuklukları şeklindedir. Değişik klinik bulguları olan epileptik sendromları içeren EBEE’de  etyoloji çeşitlilik arzeder. Hastalığa neden olan başlıca etkenler; merkezi sinir sistemi gelişimsel bozuklukları, hipoksik iskemik süreçler, intrauterin-perinatal dönem enfeksiyonları, vasküler olaylar, doğumsal metabolik hastalıklar olarak sıralanabilir. Bununla birlikte kromozom bozuklukları ya da tek gen defektleri sonucu gelişen çeşitli sendromlar (Down sendromu, Tuberoskleroz, Angelman ve Rett S. gibi) da az görülen nedenler arasındadır.

Son yıllarda moleküler genetik dünyasında gelişen yöntemlerle EBEE ile ilişkilendirilen pek çok gen tanımlanmıştır ve bunların sayısı hızla artmaktadır. Bu genlerin önemli bir kısmı sinaptogenez, dendritik dallanma, nöronal göç ve farklılaşma, nörotransmitter yapım ve salınımı, nöron zarı reseptör yapı ve işlevleri ve nöronal taşıyıcılarla ilişkili olup MSS gelişimi ve organizasyon şemaları ve epilepsi patogenezini anlamamız konusunda büyük katkıda bulunmaktadır. Nöbet patogenezinin aydınlatılması özgün tedavi geliştirilmesine, mevcut ilaçlarla akılcıl bir tedavi planlanarak nöbetleri arttırıcı ilaçlardan sakınılmasını sağlamaktadır. Şu ana kadar elde ettiğimiz veriler, bu epileptik sendromlarda önemli oranda genotipik heterojenite olduğunu göstermektedir. Aynı sendrom ile ilişkili farklı genlerin bulunuşu ya da aynı genin klinik ve prognozu farklı epileptik sendromlarla ilişkilendirilmesi, epileptogenezde etkili süreçlerin oldukça karmaşık olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca tanımlanan gen defektlerinin büyük çoğunluğunun de novo mutasyonları içermesi genetik danışmayı da güçleştirmektedir. Hastalığın moleküler patolojisinin aydınlatılması, 1- etyolojinin belirlenmesi, 2-hastalığın seyrinin öngörülebilmesi, 3-etkin tedavi yaklaşımlarının belirlenebilmesi, 4- etkilenme olasılığı olan aile bireylerinin belirlenmesi ve tekrar riskinin tahmini için önem arz etmektedir. Ne var ki ilişkili genlerin çok sayıda olması ve moleküler çalışmaların yüksek maliyet gerektirmesi, EBEE hastalarında genetik temelinin belirlenmesini zorlaştırmaktadır.

EBEE tanısı konulmuş 13 hastada yeni nesil dizileme yöntemiyle tüm ekzon analizi yapılarak hastalıkla ilişkili olan ya da ilişkili olabileceği düşünülen genlerde olası mutasyonların varlığının daha düşük maliyetle, daha kısa zamanda ve daha az iş gücü kullanılarak bulunması hedeflenmektedir. Ayrıca bu genlerde hiçbir mutasyon tespit edilemeyen hastalarda da diğer kodlayan bölgelerde hastalıkla ilişkili olabilecek yeni aday genler araştırılacaktır.

Daha önce tanımlanmış veya tanımlanmamış gen patolojilerinin bulunması ile EBEE etyolojisinin aydınlatılması ve daha önce tanımlanmış gen patolojilerinin bulunması ile bildirilen fenotipe katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. Bunlara ek olarak yeni gen patolojilerinin bulunması durumunda özgün fenotipin tanımlanması ve aileye genetik danışma verilebilmesi hedeflenmektedir.

Ayrıca; bu çalışma içinde geçerli olmayacak ancak bu çalışmadan elde edilen çıktılarla ilerideki araştırmalara konu                        olabilecek hedefler de saptanan gen patolojilerinin epilepsi patogenezini ve MSS gelişim ve organizasyonunu anlamamıza katkı sağlaması ve saptanan gen patolojilerinin epilepsi patogenezine uygun özgün tedavi yaklaşımlarına yönlendirmesi şeklinde sıralanabilir.