Çakırer Özservet Y., Şentürk M.(Yürütücü)
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2015 - 2015
Türkiye’de göçün kentleşmenin temel dinamiğini oluşturduğu, kentleşmenin olması gereken-
den daha hızlı yaşandığı, kentlerin kontrolsüz bir şekilde büyüdüğü, kentsel altyapıların göç
eden nüfusun yerleşmesinden sonra kurulması nedeniyle çarpık bir kentleşmenin ve nihaye-
tinde planlı olmayan bir kent formunun oluştuğu söylenebilir. Kentleşmenin ve kentlileşmenin
ideal biçiminin gerçekleşmediği konusunda neredeyse herkesin hem fi kir olduğu Türkiye’de,
bu plansız ve kontrolsüz gelişmenin hem bireyi hem de aileyi etkilediği söylenebilir. Mekânsal
ve toplumsal problemlerin çoğunlukla iç içe geçtiği kentleşme deneyiminde aile yapılarının ve
ilişkilerinin değiştiği, bir toplumsal kurum olarak ailenin ve aileyi oluşturan bireylerin kentsel
mekânın kullanımında çeşitli zorluklar yaşadıkları görülmektedir. Bu araştırma, söz konusu
değişimlerin ve zorlukların farkında olarak aile ve kent ilişkisine odaklanmaktadır.
Ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel bir yapı olan kentin insanoğlunun en karmaşık örgüt-
lenmesi olduğu dikkate alınırsa insanların doğal çevreyle sağlıklı bir ilişki kurmaları; huzurlu,
sağlıklı ve refah seviyesi yüksek bir biçimde yaşamalarını sağlayacak kentsel ortamın bu ta-
lepleri karşılayacak nitelikte olması gerekmektedir. Söz konusu nitelikleri sağlamak amacıyla
dezavantajlı gruplara yönelik özellikle kentsel ve toplumsal alanda mekânsal düzenlemeler ya-
pılmaktadır. Bu çerçevede çocuğa, kadına, gence, yaşlıya vb. toplumsal gruplara ve çevreye,
hayvana vb. doğal hayata dost kentlerin inşa edilmesi gerekliliği oluşmuş, mevcut kentlerin çe-
şitli düzenlemelerle bu özelliklere sahip olmasına yönelik ihtiyaç ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda
bu araştırma, Türkiye kentleşmesi deneyimini “kent ve aile” arasındaki ilişki üzerinden ele ala-
rak, modern Batılı kentlerde kendisine yer bulan dost kent yaklaşımından hareket etmektedir.
Diğer bir deyişle ailenin kentleşme deneyimindeki konumu ve bundan sonraki geleceği, dost
kent bağlamında değerlendirilmektedir. Bu araştırmanın temel problemi ise söz konusu değer-
lendirmelerden hareketle –Türkiye kentleşmesine ve bu kentlerde yaşayan ailelere ilişkin– aile
dostu kent kavramının imkânının olup olmadığı, eğer imkânı varsa kapsamının ve sınırlılıkla-
rının neler olması gerektiği, hangi ilkeler ve unsurlar etrafında tasarlanacağı, ne tür hukuksal
düzenlemelere ihtiyaç olduğu ve bu sürecin sosyal maliyetinin neler olduğudur.