ESANSİYEL HİPERTANSİYON HASTALARINDA BETA-1 ADRENERJİK RESEPTÖR POLİMORFİZMLERİNİN BELİRLENMESİ


Creative Commons License

Orun O.

Doktora Sonrası Araştırma Programı Projesi, 2024 - 2025

  • Proje Türü: Doktora Sonrası Araştırma Programı Projesi
  • Başlama Tarihi: Şubat 2024
  • Bitiş Tarihi: Şubat 2025

Proje Özeti

Esansiyel hipertansiyon (EH), genetik ve çevresel faktörlerin birleşik etkilerinin neden olduğu çok faktörlü poligenik bir hastalıktır. Çok sayıda çalışma, genetik elementlerin EH'nin patogenezinde çok önemli bir rol oynadığını göstermiştir. EH'nin etyolojisi üzerine yapılan genetik çalışmalarda ise 1980'li yılların sonlarından itibaren başlayan ve halen devam eden önemli bir bulgu, EH ile ilişkili polimorfik genlere ait genotip oranlarının ve bu genlerin allel frekanslarının farklı populasyonlarda hatta aynı populasyonun farklı gruplarında yüksek derecede çeşitlilik gösterdiği şeklindedir.  Katekolaminler, sempatik sinir sistemi tarafından üretilen ve vücutta çeşitli fonksiyonlarda rol oynamakta olan bir grup hormon ve nörotransmitterdir. Katekolaminlerin başlıca üç türü vardır: epinefrin (adrenalin), norepinefrin (noradrenalin) ve dopamin. Katekolamin nörotransmitler ile EH’nin direkt ilişkisi; katekolaminlerin kalp dokusunda bulunan β1-adrenerjik reseptör (β1-AR) ile bağlanarak kalp hızını ve kalp atım gücünü artıran bir dizi reaksiyonu tetiklemesi şeklindedir. β1-adrenerjik reseptör, 7 transmembran G-protein-bağlı reseptör ailesinin üyelerinden biridir ve 10. Kromozomda bulunan ADRB1 geni tarafından kodlanmaktadır. Çalışma mekanizması, β1-AR’ye katekolominlerin bağlanmasını engellemek olan ilaçlar β-bloker olarak bilinmektedir. Farklı populasyonlarda yapılan in vitro çalışmalar ADRB1 geninde bulunan tek nokta polimorfizmlerin (SNP) EH’nin oluşumunda ve hastalığın tedavisinde kullanılan β-blokerların etkinliğinde rol oynadığını göstermektedir. ADRB1 geninde bulunan 2 SNP’den biri olan C-ucundaki Arg389 varyantını taşıyan EH'li hastaların, Gly389 aleli taşıyanlara göre β-bloker stimülasyonuna daha fazla yanıt gösterdiği saptanmıştır.  Ancak elde edilen pozitif sonuçlara rağmen bu konuda yapılmış çalışma sayısı son derece kısıtlı olup, sonuçlar çelişkili olduğundan bu konudaki tartışmalar ve araştırmalar devam etmektedir. EH’nin tedavisinde kullanılan ilaçların farmokogenetik etkisinin de farklı populasyonlarda hatta aynı populasyonun farklı gruplarında bile değişkenlik gösterdiğine dair çalışmalar göz önüne alındığında daha önce araştırılmamış olan Türk popülasyonunda ADRB1 geninin ARG389GLY varyantının dağılımını ve EH ile ilişkisini belirlemeyi amaçladık. Bu çalışmada Arg389Gly varyantı, daha önce EH tanısı konulmuş  200 DNA ve 200 sağlıklı kontrol DNA’sında gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (QPCR) metodu kullanarak belirlenecektir. Çalışmamızın amacı ile hedefimiz, Türk populasyonu için EH’nin tedavisinde en etkin yolun belirlenebilmesi için yapılan çalışmalara katkı sağlamaktır.