Dumludağ F. (Yürütücü)
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2017 - 2018
Besin ve su kaynaklarının kullanılabilirliğini
garanti altına alabilmek için hastalık yapan ajanların hızlı ve hassas bir
şekilde algılanması büyük bir önem arz etmektedir. Bu amaçla, biyosensörlerin geliştirilmesi üzerinde
yoğun olarak çalışılmaktadır. En basit haliyle bir biyosensör biyolojik
olarak aktif bir algılayıcı molekül ile, algılayıcı molekülün hedef
moleküllerle etkileşmesi sonucu bazı özelliklerindeki değişimi ölçülebilir
bir sinyale dönüştüren bir transduser’dan oluşur. Gıdalardaki ve sıvı ortamlardaki hastalık
yapıcı bakteri, protein vb. algılanması amacıyla optik, piezoelektrik ve
elektrokimyasal tabanlı biyosensörler üzerinde yoğun olarak çalışılmaktadır.
Biyosensör uygulamalarında karşılaşılan en önemli problemlerden birisi,
“algılayıcı” görevi yapacak olan biyolojik makro moleküllerin aktivitelerini
kaybetmeden ve uygun yönelimde bir transduser yüzeyine sabitlenmesidir. Çok
iyi bilinmektedir ki; bir biyosensörün duyarlık, seçicilik ve cevap süresi
gibi en önemli sensör parametreleri “algılayıcı” görevi yapacak olan
malzemeye ve kullanılan transduser tipine çok bağlıdır. Biyo sensörlerin bir
diğer önemli problemi de algılayıcı görevi yapacak olan parçasının antibadi,
DNA ve protein gibi “canlı” olması ve dolayısıyla ömrünün kısa olmasının yanı
sıra analayte-algılayıcı etkileşmelerinin geri dönüşebilir olmamsaıdır. Bu
sebeple, algılayıcı malzemenin seçimi ve uygun yönelimde sabitlenmesi ve
transduser tipinin seçimi sensör
uygulamalarında hayati bir öneme sahiptir. Gözenekli
silisyum (GS) boşluklu yapısı, büyük yüzey alanı ve görünür bölgede ışıma
yapma gibi kendine özgü fiziksel özelliklere sahip bir malzemedir.
Dolayısıyla, optoelektronik devre elemanları ve gaz sensörleri gibi bir çok
uygulama alanına sahiptir. GS, opto-elektronik özellilerinin yanında biyo
uyumlu bir malzeme olmasından dolayı son zamanlarda biyo sensör alanında da
yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu
projede, biyosensörlerde karşılaşılan en önemli problemlerden olan
“algılayıcı” görevi yapacak olan malzemenin transduser yüzeyine uygun
yönelimde sabitlenmesi ve sensör ömrü problemlerinin çözümüne yönelik
çalışmaların yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, GS’u hem transduser hemde
algılayıcı olarak kullanılması planlanmaktadır. Gözenek boyutları ve GS yüzeyininin aktivasyonu
olmak üzere iki farklı yolla doğrudan GS ile algılanması planlanmaktadır.
Biyolojik algılayıcı olan
aptamer DNA parçası olduğundan, bu alanda yaygın olarak kullanılan antibodynin
yerini alabilir. Antibody, yapısı itibari ile transducer madde üzerindeki
kalıcılık ve ömür problemi yaşamaktadır. Aptamer kullanarak bu problemlerin ortadan
kaldırılması planlanmaktadır. Bu amaçla Gözenekli Silisyum üreterek bu
transducer maddeye Aptamer bağlayıp ortamdaki patajonik bakteriler daha büyük
bir hassasiyetle tespit edilmesi amaçlanmıştır. Sudaki bakteri miktarının belirlenmesine yönelik
hızlı cevap veren ucuz ve güvenli sensörler sağlık sektörünün en çok ihtiyaç
duyduğu alanlardan birisidir. Bu nedenle, deneyler hazırlanırken %0.9 NaCl
içeren ve içermeyen izotonik eriyik olan serum fizyolojik kullanılacaktır.
Gerek içme sularındaki gerekse yüzme havuzları gibi insanların çoğunluğunun
ortaklaşa kullandığı sulardaki bakteri oranının yerinde ve anında
algılanmasına yönelik sensörlerin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Deneyler farklı konsantrasyondaki Ecoli serum
karışımlarından oluşacak olup her aşama için Empedans analizörü kullanılarak
Gözenekli Silisyumun elektrotları arasında 0.25V uygulanıp ayrı ayrı empedans
ölçümleri yapılacak ve sonuçlar karşılaştırılacaktır. |