SOSYAL UYUM VE MALİ AÇIDAN GEÇİCİ KORUMAYA TABİ SURİYELİ SIĞINMACILARIN BELEDİYELER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ TESBITLER VE ÖNERILER


Çakırer Özservet Y., Yılmaz H. H., Özçürümez Bölükbaşı S., Emil F.(Yürütücü)

Diğer Ülkelerdeki Kamu Kurumları Tarafından Desteklenmiş Proje, 2015 - 2016

  • Proje Türü: Diğer Ülkelerdeki Kamu Kurumları Tarafından Desteklenmiş Proje
  • Başlama Tarihi: Ocak 2015
  • Bitiş Tarihi: Kasım 2016

Proje Özeti

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), ülkemizdeki belediyelerin tümünün üye olduğu bir yerel yönetim birliği olarak, tabi olduğu yasa hükümleri çerçevesinde üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak ile yükümlü bulunmaktadır.  TBB’nin bu görevini yerine getirirken, karar alıcı konumunda bulunan merkezi yönetim birimleri nezdinde bilgi ve belgeye dayalı bir hak savunuculuğu faaliyetinde bulunması, sözkonusu yükümlülüklerinin en başında gelmektedir. Bu çalışmanın temel amacı da, ülkemizde sığınmacı olarak yaşayan ve geçici koruma rejimine tabi Suriyelilerin ikamet ettikleri belediyeler açısından ortaya çıkan sorunların belirlenmesi ve buradan hareketle, belediyelerin karşı karşıya bulundukları sorunların çözümünde TBB’nin yürüteceği hak savunuculuğu faaliyetlerine yardımcı olabilecek bilgilerin üretilmesine katkı sağlamaktır. 

İlerleyen bölümlerde değinildiği üzere Suriyeli sığınmacılar konusunun belediyeleri ilgilendiren muhtelif boyutları bulunmaktadır. Çalışma bu alanlara değindikten sonra öncelikle sığınmacıların içinde bulundukları toplumla olan entegrasyonu (sosyal uyum) ve belediyeler açısından ortaya çıkan mali yük konusuna odaklanmaktadır. 

Bu doğrultuda, çalışmanın birinci bölümü sosyal uyum sorununu saha çalışmaları çerçevesinde ele alırken, ikinci bölümü mali etki konusunu belediye harcamalarına odaklanarak “yerli nüfusun yaşam kalitesinde” yaşanan azalmanın mali boyutu açısından incelemektedir. Her bölümün sonunda birer değerlendirme yapılmakta ve TBB’nin bu konuya ne açıdan müdahale edebileceği ve politika geliştirebileceği hususlarına ışık tutmak üzere önerilerde bulunulmaktadır. 

Birinci bölümde, Suriyeli nüfusu ve belediye hizmet çeşitliliği açısından önemli olduğu değerlendirilen Hatay Büyükşehir ve Reyhanlı, Şanlıurfa Büyükşehir, Gaziantep Büyükşehir, Mardin Büyükşehir, Kahramanmaraş Büyükşehir, Adana Büyükşehir ve Seyhan, İzmir Büyükşehir, İstanbul Büyükşehir, Zeytinburnu ve Sultanbeyli belediyeleri ile Türkiye’den çıkış noktaları olarak ağırlık kazanan, Urla, Çeşme, Seferihisar, Edirne ve Bodrum belediyeleriyle yerinde yapılan mülakatlar aracılığı ile elde edilen veriler üzerinden sosyal uyum meselesi incelenmektedir. Çalışmanın bulguları yerel yönetimlerin sığınmacı sorununa ne şekilde yaklaşacakları konusunda mevcut mevzuatın yetersiz kaldığını ve bu konuda belediyeleri yetki ve sorumluluklarının daha net belirlenmesi gereğini işaret etmektedir. Sığınmacı sorununun geçicilikten kalıcılığa doğru evrildiği bir dönemde belediyelerin daha fazla sorumluluk altına girdikleri gözlemlenmektedir. Bununla beraber, merkezi yönetimin siyasi ve idari olarak herhangi bir strateji belirlemediği ortamda, belediyelerin, sığınmacıların kent yaşamına uyumu ile ilgili olarak karşılaştıkları sorunlarla kendi geliştirdikleri geçici yöntemlerle baş etmeye çalışmakta oldukları ve belediyelerin oynayabilecekleri roller konusunda henüz merkezi ve yerel yönetim birimleri arasında tam bir farkındalık ve işbirliğinin bulunmadığı izlenimi edinilmiştir. Saha çalışmalarında gözlemlenen önemli bir bulgu, sığınmacıların topluma uyumu kadar yerli nüfusun da bu durumu kabullenmelerinde ve sığınmacıları kent yaşamını ortak bir şekilde paylaşabilecekleri gruplar olarak benimsemelerinde problemler yaşandığı şeklindedir.  Uyum konusunda belediyeler tarafından geliştirilecek çözümler açısından bu hususun üzerinde önemle durulması gerektiği düşünülmektedir. 

Yukarıda değinilen sorunların çözümü sürecinde;

  • Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında veri paylaşımı, 

  • Belediyelerin sığınmacı sorunu ile baş edebilecekleri teknik kapasiteye kavuşturulması, 

  • Belediyeler içinde ayrı göç birimleri kurulması ve bunun için gerekli kadro ve yasal düzenlemelerin yapılması,  

  • Kent konseylerinin sürece daha etkili bir biçimde katılması,

  • Sığınmacıların içinde yaşadıkları topluma ne şekilde katkı sunabilecekleri hususunda yerel yönetimler arasında işbirliklerinin geliştirilmesi, 

  • Özellikle merkezi yönetimin bu konuda alacağı kararlarda belediyelerin de söz sahibi olabilmesi gibi;

önem taşıyan bir çok alanda TBB’nin öncü ve koordine edici bir rol üstlenebileceği değerlendirilmektedir. Bu açıdan TBB’nin belediyelerin karşılaştıkları mevzuat sorunlarının (başta mali mevzuat olmak üzere) ve uyum meselesinin merkezi otorite nezdinde dile getirilmesinde ve çözüm üretilmesinde önemli bir paydaş olarak daha aktif bir rol alması gerektiği düşünülmektedir.

Çalışmanın ikinci bölümünde sığınmacıların belediyeler üzerinde ne gibi bir bütçesel maliyet yarattığı hususu ele alınmaktadır. Bu maliyetler doğrudan (bütçede ayrı bir harcama kalemi olarak yer alan) ve dolaylı (yerli nüfusun sığınmacılar nedeni ile belediye hizmetlerinden daha az yararlanmasının parasal ifadesi anlamında) maliyetler olarak ele alıp hesaplanabilir. Ancak belediye mevzuatında yabancılara ayrı bütçe kalemi ayrılmasının net olarak belirlenmediği, dolayısı ile doğrudan maliyetlerin hesaplanmasında sorunlar olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda belediyelerin katlandığı maliyetler daha çok dolaylı maliyetler olarak ortaya çıkmaktadır. Zira belediyeler kendi vatandaşları için hazırlayıp planladıkları bütçeleri sığınmacılar için de kullanmak durumunda kalmakta, bu da yerli nüfusun belediye harcamalarından daha az pay almasına, yaşam kalitesinde bozulmalara, şikayetlere ve gerilimlere yol açmaktadır. Bu konu sığınmacıların sosyal uyum konusu ile de bağlantılıdır. Bu nedenle yerli nüfus açısından ortaya çıkan bu tür bir refah kaybının telafisi, en azından vatandaşların sığınmacı sorununa daha olumlu bakmaları için de bir gereklilik olarak görülmektedir.   

Bu çalışmada bu ek maliyetlerin de kişi başına harcama yaklaşımı ile hesaplanmasına çalışılmıştır. Hesaplamalarımıza göre son üç yılda yani 2014, 2015 ve 2016 yıllarında belediyelerin sırasıyla 720 milyon dolar, 1,1 milyar dolar ile 1,3 milyar dolar arasında ilave harcama yapmaları halinde yerli nüfusun sığınmacıların gelişinden öncesindeki kişi başına harcama düzeyine ancak erişebileceklerini göstermektedir. Bu şekilde ortaya çıkan mali etkinin, örneğin 2015 yılında 796 milyon doları, nüfusla orantılı bir biçimde pilot olarak ele aldığımız belediyeler üzerinde kalmış bulunmaktadır. Kilis gibi bazı belediyelerimizde mevcut bütçelerinin tamamından da fazlasına yakın bir büyüklüğün daha bu belediyelere tahsis edilmesi halinde yerli nüfusun sığınmacılar öncesi refah seviyesini (kişi başı harcama olarak) kazanmış olacağı hesaplanmıştır. Mali etkinin bir diğer boyutu ise ihtiyaç duyulan yeni yatırımlardır. Bu yatırımların başta park ve bahçeler, su ve kanalizasyon, katı atık bertaraf tesisleri gibi alanlarda yoğunlaştığı görülmektedir. Belli varsayımlar kullanılarak sığınmacılar nedeniyle ihtiyaç duyulan ek yatırım maliyetleri ile bu hizmet alanlarında hâlihazırda ortaya çıkan ek yükler konusunda da ayrıntılı hesaplamalar yapılmıştır. 

Belediye sınırları içinde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitelerindeki bozulmanın minimum düzeyde telafisi için, belediyelerimize barındırdıkları sığınmacı sayısı ile orantılı bir biçimde mali destek yapılması gerekmektedir.