Thesis Type: Postgraduate
Institution Of The Thesis: Marmara University, Institute of European Studies, Department of European Union Politics and International Relations (English), Turkey
Approval Date: 2002
Thesis Language: English
Student: VİLMA KUYUMCUYAN
Supervisor: Armağan Emre Çakır
Abstract:
Bu tez, Avrupa Birliğini oluşturan halkların ortak noktalarda birleşerek tek bir Avrupa toplumu hedefine ulaşma, özellikle de demokrasi ve anayasa kavramları etrafında ortak bir anlayış geliştirebilme olasılığını ve nasıl bir geleceğe doğru ilerleyebileceklerini araştırmaya çalışmıştır. Demokrasi, halkların özgür ve açık tartışmalar sonucu, kendilerini ilgilendiren önemli konular hakkında siyasi karar alma yöntemi olarak adlandırılabilir. Ancak, bu tanımın AB'nin bugünkü yönetim şekline -saydam olmayışı, teknokrat egemenliği, üye ülkelerin kendi çıkarlarını ön planda tutması nedeniyle- tam uyduğu söylenemez. Bunun yanısıra, AB kuruluşlarının daha iyiye yönelik üst düzey bir demokratikleşme çabasında oldukları da göz ardı edilemez. Bireyler, çeşitli referandumlar veya oylamalarla AB dahilinde söz sahibi olmaya başlamışlardır. AB'ye ilişkin konulara halkın daha fazla ortak edilerek, müzakereler, kamuoyu tartışmaları düzenlenmesi ve basının da bu yöndeki ilgisinin artması, demokrasinin gelişmesini sağlayacaktır. Burada söz konusu olan, devlet-halk sınırlarını aşarak, halklarüstü, AB'ne uygun mutlak bir demokrasinin nasıl gerçekleşeceğidir. Bu çalışmada, AB'ninkilerle kıyaslanarak, demokrasi ve devlet kavramları üzerinde özellikle durulmuş, AB'nin belirli konulardaki demokratik eksikliği ve yönetim şekli tartışılmıştır. Hükümetlerüstü bir anlayışla donanmış, AB kurumlarının saydamlığını gözeten. Temel Hak ve özgürlükleri kapsayan demokratik bir anayasa, AB'ne duyulan ilgiyi arttıracaktır. Müstakbel bir AB anayasası sadece federalizm taraftarlarınca benimsenmeyecek, gerek bugüne dek katedilen mesafeyi gerekse varılmış ve varılacak olan ortak anlayışları bünyesinde barındırmak suretiyle, hükümetlerarasıcılık yandaşlarını da memnun kılacaktır. Gittikçe genişleyerek bir yandan çoğulculuk, çokkültürlülük, öte yandan birliktelik öğelerini bağdaştırmak gibi aşılması zor engellerle karşı karşıya kalsa da, geri dönüşün neredeyse imkansız olduğu globalleşen dünya ortamında, geleceğe meydan okumak kalıyor AB'ne.