Pumoner bt anjiografi ile tromboemboli tanısı konulan olgularda bulguların ssfp-fıd mr görüntüleme yöntemi ile karşılaştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Pınar Zaman Çetinkaya

Danışman: NURİ ÇAGATAY ÇİMŞİT

Özet:

Amaç: Bu çalışmada pulmoner BT anjiyografi incelemesinde pulmoner emboli tanısı konan olgularda, kontrastsız SSFP MR incelemesinde emboli varlığının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal metod: Üniversitemiz etik kurulu tarafından çalışmamıza onay alınmış olup, hastaların tümü bilgilendirilmiş onam formu alındıktan sonra çalışmamıza dahil edilmiştir. Ekim 2013 ile Nisan 2014 tarihleri arasında pulmoner emboli kliniği bulunan ve 256 dedektörlü bilgisayarlı tomografi cihazı (SOMATOM, Definition Flash CT, Siemens) kullanılarak yapılmış intravenöz kontrastlı pulmoner BT anjiografi çekimleri bulunan 39 hasta prospektif çalışma grubuna alınmıştır. Çalışmaya alınan olguların 18’i (%46,2) erkek, 21’i (%53,8) kadındı. Yaş ortalaması 58,2 ± 16,3 (20-81) idi. BT anjiografi incelemeleri sonucunda pulmoner emboli tanısı alan ardışık 39 olguya pulmoner BT anjiografi çekiminden sonraki ilk 1 - 48 saat ( ortalama 16 saat ) içerisinde 3 TESLA MR (Verio SIEMENS, Erlangen, Almanya ) anjiyografi incelemesi yapılmıştır. Hasta çekimleri tamamlandıktan sonra hastalara ait BT anjiyografi görüntüleri toraks radyolojisi konusunda farklı deneyimlere sahip (10 yıl ve 2 yıl) iki radyolog tarafından değerlendirilmiştir. Değerlendirmede trombüs varlığı, lokalizasyonu (ana dallarda- segmental- subsegmental düzeylerde), koinsidental bulgular hasta takip formuna not edilmiştir. BT anjiyografi görüntüleri değerlendirilmesi tamamlandıktan 1 ay sonra, hastalara ait SSFP-FID MR tekniği (True FISP) ile elde edilen MRG görüntüleri pulmoner emboli varlığı, lokalizasyonu ve koinsidental bulgular açısından aynı iki radyolog tarafından değerlendirilmiş ve hasta takip formuna not edilmiştir. Değerlendirmelerde iki radyolog da hasta bilgilerine kör şekilde çalışmışlardır. 7 Bulgular: Çalışmada pulmoner arter dalları santral ve periferik olmak üzere iki ana grupta ve tüm dallar ayrı ayrı incelendi. Bulgular emboli lokasyonunun pulmoner emboli tanısında önemli etken olduğunu göstermektedir. MR incelemesinin alt lob segmental ve subsegmental düzeydeki emboli tanısını koymada özellikle sağ orta lob ile lingular segmentten daha başarılı olduğu saptandı. İstatistik sonuçlarına göre MR ile emboli tanısında pulmoner trunkus, sol üst lob trunkus, sağ orta lob dalları dışında gözlemciler arasında yeterli uyum olduğu görüldü. MR ve BT’nin emboli tanısındaki değerinin karşılaştırmasında lingular dallar için her iki gözlemcinin de yetersiz olduğu ancak tecrübeli gözlemcinin göreceli olarak daha iyi uyum sağladığı görüldü. Santral dallara ait embolilerde MR için duyarlılık, özgüllük, PPV, NPV değerleri sırasıyla MR1 için %85, %77.8, %81, %82.4 MR2 için %75, %72.2, %75, %72.2 olarak saptandı. Sonuç: Çalışmamızda MR incelemesinin emboli tanısını koymada BT anjiografiye yakın başarıya sahip olduğunu saptadık. Toplum sağlığı açısından hastaların maruz kaldığı radyasyon miktarını ve özellikle genç hastalarda buna bağlı riskleri azaltmak için MR görüntülemenin BT anjiyografi incelemesine alternatif olabilecek yüksek doğruluk oranına sahip olduğunu saptadık. Bu yöntemin kontrast alerjisi, renal yetmezlik, gebelik gibi durumlar ve çocuk olgularda emboli tanısının konmasında potansiyel bir alternatif yöntem olarak kullanılabileceği düşüncesindeyiz. Anahtar kelime: Pulmoner emboli, Pulmoner BT anjiyografi, SSPF-FID MRG, true FISP sekansı ABSTRACT PURPOSE: To evaluate the relative detection rate of pulmonary embolism (PE) diagnosed with CT pulmonary angiography (CTPA) with non-enhanced Steady-state Free Precession (SSFP) MR imaging sequence. MATERIALS AND METHODS: The study protocol was approved by the institutional ethics committee, and informed consent was obtained from all patients. Thirty-nine patients diagnosed as PE (18 (%46,2) men, 21 (%53,8) women; mean age, 58,2 ± 16,3 [standard deviation] ; range 20-81 years) by CTPA using 256 - detector computed tomography (CT; SOMATOM, Definition Flash CT, Siemens) formed the study group. All patients underwent 3 TESLA MR (Verio SIEMENS, Erlangen, Germany) imaging within 1-48 hours (mean 16 hours) of CTPA. MR imaging included one complementary sequence: triggered SSFP (true FISP). The images were analyzed separately by two independent reviewers (MR1 and MR2) who recorded presence of emboli in categorized pulmonary artery anatomic territories. CTPA results were analyzed by independent reviewer, who retrospectively recorded presence of emboli using the same format. CTPA results served as the reference standard. Sensitivity, specificity, positive and negative predictive values for PE detection were calculated for each MR reviewer on a per-embolus basis. RESULTS: Sensitivities for PE detection of MR1 and MR2 for central branches were respectively %85 and %75 for MR imaging. Agreement between readers was high (k = 0,743). Embolus detection rates were lowest in the lingula branch and right middle lobe branch for MR sequence. CONCLUSION: SSFP MR sequence was found to be nearly as successful as CTPA for detection of pulmonary embolism. In terms of public health, especially for young patients, to reduce the amount of radiation exposure to patients and associated risk, MR imaging may be an alternative to CTPA. This method can be used as an alternative method of embolus detection in cases with contrast allergy, renal failure, pregnancy, and pediatric patients. 9 Keywords: Pulmonary embolism, pulmonary CT angiography, MRI, SSFP-FID, true FISP sequence.