İstanbul İli Pendik İlçesi’nde aile sağlığı birimlerine kayıtlı 18 yaş ve üzeri bireylerde aşırı aktif mesane ve üriner inkontinans prevalansı


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Engin Altınöz

Danışman: MEHMET AKMAN

Özet:

Giriş ve Amaç Aşırı aktif mesane (AAM), yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, alt üriner sisteme ait semptomlarla karakterize sık görülen klinik bir durumdur. Ülkemizdeki sıklığı ise bilinmemektedir. Çalışmanın amacı İstanbul ili Pendik ilçesinde Aile Sağlığı Birimleri’ne (ASB) kayıtlı 18 yaş üzeri bireylerde AAM, üriner inkontinans sıklığını ve inkontinansın bireylerin yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini saptamaktır. Yöntem Bu kesitsel çalışma Pendik ilçesinde ASB’ye kayıtlı 18 yaş üzeri bireylerden tabakalı örneklem yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar ASM’ye davet edilmiş ve OAB-V8 sorgu formu ile araştırmacı tarafından önceden hazırlanmış Hasta Değerlendirme Formu uygulanmıştır. İnkontinans tarif eden bireylerden ayrıca inkontinansa özgü yaşam kalitesi ölçekleri olan ICIQ-SF, UDI-6 ve IIQ-7’yi yanıtlamaları istenmiştir. Bulgular Çalışmaya katılan 407 kişinin %49,6’sı kadın (n=202), yaş ortalaması 41,5±13,5’dir. Çalışmamızda olası AAM ve kesin AAM prevalansı sırasıyla %19,2 ve %10,5; kadınlarda erkeklere göre olası ve kesin AAM sıklığı daha fazladır (sırasıyla %27,2 vs %11,2; p<0.001 ve %15,8 vs %5,4 p<0.001). AAM prevalansı yaşla birlikte artmaktadır ve 65 yaş üstü grupta kesin AAM %28,6 bulunmuştur. AAM’ye ait alt üriner sistem semptomlarından nokturi %56,2 işeme sıklığında artış %29, urge %26,5 ve inkontinans %18,2 olarak saptandı. Lojistik regresyon modeline yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve çalışma durumu konulduğunda kesin AAM açısından kadın cinsiyet ve ileri yaşın riski artırdığı görülmüştür (sırasıyla OR: 3,66 GA:1,77-7,56 , OR: 2,00 GA:1,04-3,84). Sonuç Çalışmamızda bulduğumuz AAM prevalansı literatürle uyumludur ve AAM’nin sık görülen bir sağlık sorunu olduğuna işaret etmektedir. Kadınlar ve ileri yaştaki kişiler AAM açısından daha riskli gruplardır. Sorunun gerçek boyutu ile ortaya konabilmesi için klinik pratikte kullanılabilecek ve kesin AAM tanısı koydurabilecek araçların geliştirilmesine ihtiyaç vardır. iii ABSTRACT Objective Overactive bladder is a common clinical condition characterized by lower urinary tract symptoms which negatively affect quality of life. Its prevalence in Turkey is unknown. Aim of our study is to estimate the prevalence of OAB, urinary incontinence and impact of incontinence on quality of life in individuals who are registered with family health care centers in Pendik district of Istanbul Province. Methods This cross-sectional study is conducted by method of stratified sampling of individuals registered with family health care centers in Pendik district. Participants were invited to family health care center and OAB-V8 and “Patient Assessment Form” that is preformed by investigator were performed. Patients with incontinence are also assessed by incontinence related quality of life questionnaires ICIQ-SF, UDI-6 ve IIQ-7. Results Among participants 49,6% were woman, mean age was 41,5±13,5. In our study probable and definite OAB prevalences were %19,2 and %10,5 respectively; both probable and definite OAB are more common in women than men (%27,2 vs %11,2; p<0.001 ve %15,8 vs %5,4 p<0.001 respectively). OAB prevalence increases by age and definite OAB prevalence was found to be 28,6% in the group aged 65 and over. Prevalence of lower urinary tract symptoms were determined: nocturia 56,2%, frequency 29%, urge 26,5% and incontinence was 18,2%. When age, sex, educational level and income level were entered in logistic regression model female sex and advanced age was seen to increase the risk of definite OAB (OR: 3,66 GA:1,77-7,56, OR: 2,00 GA:1,04-3,84 respectively). iv Conclusion OAB prevalence we determined in our study is consistent with the literature. It points out that OAB is a common health problem. Women and individuals of advanced age were higher risk groups for OAB. To determine the actual size of the problem there is a need to develop tools that can provide definitive diagnosis which can be used in clinical practice.