Bulgaristan'dan Türk göçü (1985-1989)


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: AYŞEGÜL İNGİNAR

Danışman: SÜLEYMAN BEYOĞLU

Özet:

Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altındaki milletlere tanıdığı haklar ve hoşgörü, Osmanlı Devleti’nden ayrılıp bağımsızlığını kazanan milletlerce ülkelerinde kalan Türk azınlığına tanınmamıştır. Beş asır boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalan Bulgaristan, bağımsızlığını kazanması ile ülkesinin sınırları içinde yaşayan Türklere karşı sürekli bir sindirme ve asimilasyon politikası izlemiştir. Bulgaristan, ülkesindeki Türk azınlığına karşı uyguladığı bu haksız politikalar ile sadece Türkiye ile imzaladığı ikili anlaşmalara değil, aynı zamanda uluslararası alanda taraf olduğu birçok sözleşme ile çok taraflı anlaşmalara da aykırı hareket etmiştir. Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla başlattığı Türk azınlığını sindirme politikası, özellikle Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov’un iktidarda olduğu 30 yıl boyunca şiddetini arttırmış, adeta asimilasyon Bulgaristan’ın resmî devlet politikası haline gelmiştir. Bulgaristan’ın 1984 yılının Aralık ayında ülkesindeki Türk azınlığının isimlerini değiştirmekle başlattığı asimilasyon politikası giderek şiddetini arttırmış ve Türk azınlık için Bulgaristan adeta bir hapishane haline gelmiştir. Todor Jivkov yönetimi “tek bir Bulgar ulusu yaratma” hedefine öyle bir kilitlenmiştir ki, bu uğurda uluslararası kamuoyunun asimilasyona verdiği tüm tepkileri görmezlikten gelmiştir. Uluslararası kamuoyunun ve Türkiye’nin Bulgaristan’ın Türk azınlığına uyguladığı asimilasyon politikası karşısında aldığı tedbirler yetersiz kalmış ve Bulgaristan için caydırıcı rol oynayamamıştır. Böylece Bulgaristan ülkesindeki Türk azınlığın asimile edilmesi için başlattığı, zorla isim değiştirme, Türkçenin kullanılmasının yasaklanması, dinî özgürlüklerin kısıtlanması gibi politikalarını şiddetini daha da arttırmıştır. Çareyi kendi içinde aramak zorunda kalan Türkler, Bulgaristan’ın çeşitli yerlerinde “protesto mitingleri” düzenlenmiş, ancak bu direniş Bulgaristan’ı caydırmak yerine Türklerin sınırdışı edilmesi ile sonuçlanmıştır. Bulgaristan’ın sınırdışı ettiği bu kişilere Türkiye’nin kapılarını açması ve dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın “kaç kişi gönderilirse gönderilsin hepsini almaya hazırız” açıklaması ile Türkiye sınır kapısına bir anda binlerce soydaşımız yığılmış ve böylece tarihe kara bir leke olarak geçen “1989 Bulgaristan göçü” başlamıştır. 1989 yılının Haziran ayından, Türkiye’nin sınırlarını kapattığı 22 Ağustos 1989 tarihine kadar Türkiye 310 bin göçmenin adeta akınına uğramış, bu tarihten sonra getirilen vize uygulaması ile ise göç yavaşlamıştır. 1989 yılının sonlarına gelindiğinde uluslararası düzende tüm taşlar yerinden oynamış, Soğuk Savaş sona ermiş, Berlin Duvarı yıkılmıştır. Bu dönüşüm Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov’un istifasını beraberinde getirmiştir. Todor Jivkov’un istifası ile Bulgaristan Türkleri rahat bir nefes almış, Türkiye’deki soydaşlarımızın ise tersine göçü hız kazanmıştır. Anahtar Kelimeler: 1989 Göçü, Asimilasyon, Todor Jivkov, Bulgaristan Türkleri, Türkiye-Bulgaristan İlişkileri ABSTRACT The rights and freedoms which were granted to the nations under the sovereignty of the Ottoman Empire; had not been recognized to the Turkish minority who had stayed in their countries after they break up from the Empire and gain their independence. Bulgaria had been under the sovereignty of the Ottoman Empire for 5 centuries, but after it gained its indepedence, there has been a constant policy of assimilation and suppression against the Turks which are living inside its border. Not only did Bulgaria act against the agreeements which it signed with Turkey with these unjust policies, but also it has acted against the multilateral agreements and the agreements which Bulgaria is a part of in the international arena. The assimilation policy, which Bulgaria has begun to pursue against the Turkish minorty after its independence, has especially increased during the 30 years reign of Todor Jivkov and assimilation policy has almost became the official policy of Bulgaria. The measures which have been taken against Bulgaria’s assimilation policy against the Turkish minority by the international public opinion and Turkey has been inadequate and has not created a deterrent effect on Bulgaria. Thus, the policies like changing the names forcibly, banning the use of Turkish, and the restriction of the religious freedoms by Bulgaria in order to assimliate the Turkish minority has increased its strength. The Bulgarian Turks who have tried to resist against these polices, had organized “protest meetings” in the different places in Bulgaria, but this resistance has resulted in the deportation of the Turks instead of deterring Bulgaria. Turkey has opened its border to the people who are deported and with the explanation of Turkey’s Prime Minister during the time, Turgut Özal, which he said: “We are ready to take all those people who deported, no matter how mant there are”, thousands of Bulgarian Turks has been accumulated in the Turkish border and thus the 1989 Migration which has passed as a black stain in the history has started. From June 1989 until 22 August 1989, the date when Turkey closed its borders, 310 thousand people has migrated to Turkey. After this date, visa applications has been brought and thus the migration rate has slowed down. When 1989 was about to end, many changes has occurred in the international arena: Cold War was over and the Berlin Wall has collapsed. This transformation has brought the resignation of the President of Bulgaria Todor Jivkov. With his resignation, Bulgarian Turks have sighed of relief and Bulgarian Turks which had migrated to Turkey before, have started the process of going back to Bulgaria. Key Words: 1989 Migration, Assimilation, Todor Jivkov, Bulgarian Turks, Turkey-Bulgaria Relations