Nevzat Tandoğan hayatı Ve faaliyetleri (1894-1946)


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: İpek Bayram

Danışman: SÜLEYMAN BEYOĞLU

Özet:

Nevzat Tandoğan, Darülfünun Hukuk Mektebi’nden 1914’te mezun olduktan sonra askerlik görevini yapmak için ordunun hizmetine girdi. Haziran 1914 ile Kasım 1918 tarihleri arasında İstanbul’da istihbarat subayı ve I. Ordu Menzil Adlî Müşaviri olarak görev yaptı. Sırasıyla Kasımpaşa Erkek Numune Mektebi, Erenköy Numune Mektebi ve Anadolu Feneri Mektepleri’nde öğretmenlik yaptı. 26 Kasım 1918’de İttihat ve Terakki taraftarı olduğu gerekçesiyle ordudaki görevine son verildi. Aralık 1918’de ani bir kararla öğretmenlik yapmaktan vazgeçerek hayatına polis olarak devam etmeye karar verdi. İstanbul’un işgali sırasında Esat Paşa’nın (Furgaç) yanında önemli hizmetlerde bulundu. İstanbul’un milli kuvvetler tarafından tekrar alınmasıyla İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube Müdürlüğü’ne atandı. Bu görevi sırasında Ali Kemal’in tutuklanması ve Sait Molla’nın yakalanmasında görev yaptı. İstanbul Polis Umum Müdürlüğü’ndeki üst düzey görevlerinden sonra Adalar Dairesi Müdürlüğü’ne atandı. Adalar Müdürü iken İsmet İnönü’yle tanışması hayatında bir dönüm noktası oldu. Buradaki başarılı hizmetleri sayesinde kısa zamanda İsmet İnönü’nün taktirini ve güvenini kazandı. İnönü’nün önerisi ile 1 Ekim 1925’te Malatya Valiliği’ne tayin edildi. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün teveccühü ve görevlerindeki başarılı hizmetleri sayesinde kısa zamanda yükselerek Cumhuriyet Halk Partisi içinde çok önemli bir isim haline geldi. 1927 genel seçimlerinde CHP’den Konya milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi III. Dönem milletvekili olarak meclise girdi. CHP’nin Bursa ve Balıkesir Müfettişliği görevlerini yürüttü. 12 Haziran 1929’da Ankara Valiliği ve Belediye Başkan Vekilliğine atanınca milletvekilliği ve parti müfettişliğinden istifa etti. 1930’da Ankara Belediye Başkanlığı asilliğe dönüştü. 1930’da İmâr İdare Heyeti âzalığına getirildi. 1937’de İmâr İdare Heyeti Başkanı oldu. 12 Haziran 1929’dan 9 Temmuz 1946’ya kadar on yedi yıl boyunca kesintisiz olarak Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı görevlerini -dönemin yasaları gereği- beraber yürüttü. Dr. Neşet Naci Arzan cinayetinde gerçek katili saklamak ve olayı ört pas etmek için katil zanlısını makamına çağırıp suçu üstlenmesi için baskı yaptığı, hatta tehdit ettiği yönündeki iddialar sebebiyle mahkemede ifade vermek zorunda kaldı. Kamuoyunda hakkında oluşan şüphe ve eleştiriler 1946 yılına gelindiğinde giderek arttı. Tek Parti Dönemi’nde yüksek sesle dillendirilemeyen bu eleştiriler CHP’nin iktidarı Demokrat Parti’ye devretmesiyle daha yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Ankara’da başlayıp Bolu’da görüşülmesine devam edilen davada ifadesine başvurulmak üzere “tanık” olarak çağırıldığı mahkemede “sanık” durumuna düştü. Bu cinayet davası onu intihara sürükleyen sürecin başlangıcı oldu. Yıllardır devam eden idarecilik hayatı ve on yedi yıl devam eden uzun valilik döneminin getirdiği yıpranmışlık, her zaman sadık kaldığı İsmet İnönü’nün taktirini ve güvenini kaybettiğini düşünmesi, herkesin önünde İnönü tarafından küçük düşürülmesi, hizmetlerine karşılık TBMM’ye girmesine izin verilmemesi, kabinede beklediği makamı elde edemeyişi ve son olarak Dr. Neşet Naci Arzan davası sebebiyle kamuoyunda hakkında oluşan şüphe ve gazetelerin aleyhinde yaptığı menfî yayınlara daha fazla dayanamayarak 9 Temmuz 1946’da hayatına son verdi. ABSTRACT Nevzat Tandoğan graduated from Darülfünun Law School in 1914. After the graduation, he joined the army. He served his duty in Istanbul as an intelligence officer and a legal advisor between June 1914 and November 1918. He worked as a teacher respectively in Kasimpasa, Erenköy and Anadolu Feneri. In 26 November 1918, he was relieved of his duties on account of the fact that he was a supporter of Committee of Union and Progress. In December 1918, he resinged from teaching and he decided to become a police officer. He was instrumental in doing critical services next to Esat Pasha(Furgac) during the occupy of İstanbul. With the liberation of İstanbul, he was assigned as a chief of police. During this job, he took charge in the capturing of Ali Kemal and Sait Molla. After his important constabulary works, he was assigned to the Management of Adalar Department. While he was a manager in Adalar, he met with Ismet İnönü. This was a milestone in his life. He gained İsmet İnönü’s admiration and trust with his successful works. In 1 October 1925, he was assigned as the Governor of Malatya with İnönü’s offer. Beside his successful works, he quickly became an important name for Republican People’s Party with the courtesy of Mustafa Kemal Atatürk and İsmet İnönü. With 1927 general selection, he was chosen as a congressmen in Konya and he became a III. Term Congressman in the Grand National Assembly. He served as a supervisor for RPP in Bursa and Balikesir. In 12 June 1929, he resigned from deputyship and party supervisorship when he was assigned as the governor and the mayor of Ankara. In 1930, Mayorship became his priority and also he became a member of Public Improvement Commitee. In 1937, he became the president of Public Improvement Commitee. Between 12 June 1929 and 9 July 1946, he was the Governor and the Mayor of Ankara. In the murder of Dr. Neset Naci Arzan, he was accused of being an accessory to murder and using his influence to cover up the incident. He gave his testimony because of this accusation. In 1946, he took a lot of criticisms and his position was doubtful in the eyes of public. These criticisms weren’t loud until RPP lost the goverment to the Democrat Party. At first, he was just a “witness” but all of a sudden he became a “suspect” in the case. This murder case paved his way for the suicide. His long management career and being a governor for 17 years wore him out. Losing İsmet İnönü’s admiration and trust was an humiliation for him. It was forbidden for him to enter the Grand National Assembly. He couldn’t get the position that he wanted in the council of ministers. And lastly, with the Dr. Neşet Naci Arzan’s murder case, he couldn’t stand against the public’s doubt and newspapers’ accusations about him. In 9 July 1946, he committed suicide.