Yapıda denetim ve on yıllık sorumluluk sigortasının önemi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2001

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Öznur Dizdar Aslanmartin

Danışman: NALAN GÜREL

Özet:

Binaların niteliği, her çağda kaygı uyandırmıştır, bu nedenle yapıda mal ve can güvenliğini sağlamak, özellikle depreme dayanıklı, çağdaş norm ve standartta yapı üretmek her toplumda aranan özellik olmuştur. İleri ülkelerin tümünde vatandaşın işe yarar ve gönlüne uygun bina yaptırtabilmesine, hazırlatabilmesine imkan tanıyan medeni kanunlarında ve hatta borçlar kanunlarında hükümler bulunmaktadır. Ayrıca Fransa'da az sayıda büyük büro aracılığıyla ülke çapında yürütülen yapı denetim mekanizması, ek bir garanti olarak yapı kalitesinin sigortalanmasını mecburi kılmıştır. Ülkemizde sigorta sektörü, diğer sahalarda olduğu gibi yapı ve inşaat sektörüne de, muhtelif sigorta dallarında teminat vermektedir. Mal sigortaları içinde yer alan yangın sigortaları ile yapılar, yangına, deprem, yanardağ püskürmesi, fırtına, sel ve su baskını, kar ağırlığı, yıldırım gibi doğal afetlere, infilak veya diğer risklere karşı sigortalanırken, inşaat sigortası ile de inşaat malzemelerinin şantiye sahasına indirilmesi ile başlayıp poliçede belirtilen bitiş tarihine kadar geçen sürede, önceden bilinmeyen ve ani bir sebeple meydana gelen ziya ve hasarlar teminat altına alınmaktadır. Bununla birlikte ülkemizde, şimdiye kadar, yapının kötü yapılmasından doğan sorumluluğu uzun süre teminat altına alacak ve yapıda denetim sorumluluğunu karşılayacak özel bir sigorta uygulaması düzenlenmemiştir. Çünkü yapılarda, özellikle bina tip yapılarda " teknik sorumluluk ve denetim " müessesesi ülkemizde ne kavram olarak ne de pratik işleyiş yönüyle yerleşmiş ve netleşmiş değildir. Ülkemizde uzun yıllardır yürürlükte olan imar ve afetler mevzuatındaki çeşitli hükümlere rağmen uygulamada etkin bir yapı denetiminin sağlanamadığı, yerleşme ve yapılaşmalara 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleri ile getirilen denetim faaliyetlerinin uygulamada hemen hemen hiç yürütülemediği, bu konuda öngörülen hükümlerin etkisiz ve yetersiz olduğu bilinmektedir. 1999 yılında meydana gelen Kocaeli ve Bolu depremlerinden sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, INTES, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve TÜBİTAK Yapı Araştırma gibi kuruluşlarında katılımı ile yapıda sorumluluk-denetim-sigorta konuları ile ilgili çalışmalar hızlandırılarak Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (595 sayılı) ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun (4708 sayılı) düzenlenmiştir. Bu kanun'un ne kadar yeterli olduğu bu çalışma ile de sorgulanmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM Yapının 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesine göre yasal tanımı şöyledir, yapı; " Sabit, zemine doğrudan veya dolaylı olarak bağlı, geçici veya sürekli canlı barındıran, geçici veya daimi bina ve tesisler ile bunlara bağlı eklerinin, alt yapı tesislerinin ve bütün bunların her türlü inşaat, tesisat, imalat, sondaj, değiştirme, güçlendirme ve esaslı onarımını kapsayan yapım işleridir " Yapının teknik tanımına gelince ise; bunlardan birincisi inşaatı bir süreç olarak, ikincisi ise bir sonuç olarak ortaya koymaktadır. Bunlar aşağıda tanımlandığı gibidir; İnşaat, belirli kaynaklarla belirli bir zaman içerisinde tamamlanması gereken ve tekrarlanmayan özel faaliyetler topluluğu olarak tanımlanabilir. Diğer bir ifade ile inşaat, belirli bir mühendislik uygulamaları gerektiren ve belirli bir tüketici gereksinimini ya da kullanıcı talebini karşılamak amacıyla üstlenilen ve bina, yol, köprü, baraj, liman vb yapıları konu alan sözleşme veya iş programlarıdır. İnşaat, bir bakıma arsa-arazi üzerinde malzeme ve emek kullanımı ile inşa edilmiş ve düzenlenmiş varlıklar (yapılar) olarak da tanımlanabilir. Tekink denetimi ve sorumluluk sigortası yapılacak inşaat ve yapının özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; İnşaat özellikleri; 1) İnşaat projelerinin açık tanımlanmış belirli bir amacı vardır. 2) Belirli başlangıç ve bitiş noktaları vardır. Amaçların elde edildiği kesin bir son noktası bulunmaktadır. 3) Olay, kendine özgü, tek ve tekrarlanmayan niteliktedir. 4) İnşaat, belirli bir ürünü ortaya çıkarmak için zaman ve parasal kaynaklar kullanılarak yürütülen karmaşık bir çabadır. Birbirini izleyen ve paralel giden faaliyetlerden oluşan bir süreçtir. 5) Bir inşaat projesi, çeşitli örgütsel yapıların kurulmasını ve değişik fonksiyonel ilişkileri geliştirilmesini gerektirir. Yapı özellikleri; 1) Toprağa, diğer bir ifadeyle arsa-araziye bağımlıdır. 2) Taşınmaz niteliktedir. Belirli bir yerde sürekli kalmak üzere inşa edilirler. 3) Tek ve benzersizdir. Bir inşaat ürünü, birçok bakımdan kendine özgüdür. 4) Ağır ve hacimlidir. Bir inşaat ürünü taşınması ve depolanması adeta olanaksız elemanlardan oluşur. Bu nedenle, sürekli kalacağı yerde üretilir ve tesis edilir. 5) Karmaşıktır. Çok çeşitli endüstrilerin, farklı niteliklerdeki kişi ve kuruluşların çeşitli aşamalarda ortak çabalarını gerekli kılan karmaşık bir üründür. 6) Uzun süreli bir çaba gerektirir. Endüstriyel bir çok ürün saatler veya günlerle ifade edilen süreler içerisinde üretilirken bir inşaat ürünü yıllar süren bir çaba gerektirir. Bu süre, yaklaşık yarısı fiilen inşaat alanında kullanılmak üzere ortalama 2-3 yıldır. 7) Pahalı bir üründür. Birçok ürünle karşılaştırıldığında ölçeği ve nitelikleri nedeniyle inşaat ürünlerinin ortaya çıkarılması büyük parasal kaynakların kullanımını gerektirir. 8) Uzun ömürlüdür. İnşaat ürününün bu özelliği, bir taraftan yeniliklerin uygulanmasını yavaşlatırken diğer taraftan da endüstrinin iş alanını ve ölçeğini arttırmakla ve ürünün fiyatını maliyetten bağımsız bir şekilde yükseltmektedir. Pahalı ve benzersiz olma özellikleri nedeniyle çoğu inşaat ürünleri gerçekte henüz yapılmadan satılabilmektedir. 2.BÖLÜM Genelde yapı denetimi ve sorumluluğu bir lüks değil, aksine tüketicinin haksız rekabete karşı korunması, kamusal düzenin işlerliğinin devam edebilmesi için ve daha da önemlisi insan sağlığının ve yaşamının sakınılması için olmazsa olmaz bir hizmet faaliyetidir. Teknik denetim üç unsurdan oluşan bir yapı olarak düşünülmelidir; · üretimin asgari düzeyini belirleyen uyulması zorunlu standart, norm ve yönetmelikler, · Üretimin yetkili kişi ve kuruluşlarca yapılması ve özdenetim uygulamaları. Diğer bir deyişle gerek üretimde ve gerekse denetimde uzmanlaşma ve profesyonelleşme, · Çağdaş bağımsız denetim kurumları (yabancı veya dış denetim) tarafından yapılan tarafsız denetim. Denetimin etkinliğini zorlaştıran, hatta olanaksızlaştıran etkenler, üretim ve denetim yasaları olarak kabul edilebilecek standartların ya hiç olmaması veya yetersiz olması, aynı konuları farklı yönleriyle ele alan standartlar arasında çelişkiler bulunmasıdır. Yapı denetiminin tarihsel gelişimine baktığımızda; 3800 yıllık Hamurabi Kanunları yazıtlarının bir bölümümde, yapı dayanımı kavramından kuvvetli biçimde söz edilmektedir. Medeni kanun ile anayasa metninin karışımı ilk yazılı yasadır. Bu kanuna göre "Eğer inşa edilmiş bir ev çökmüşse ve evin sahibi ölmüşse, mimar ölüm cezasına müstahaktır." "Mimarın sağlam yapmamasından dolayı bina yıkılırsa, mimar binayı kendi cebinden yeniden imar edecektir." Tarihin sonraki dönemlerinde düzenlenmiş bütün medeni kanunların bir temel ilkesine de ışık tutulmuş olmaktadır. Yakın zamanların kalite ve denetim anlayışına baktığımızda, Fransa'da Napolyon 1802 yılında hazırlattığı ilk medeni kanuna, yapı kalitesi ve denetimi çağdaş bir anlayış içinde ağırlıklı olarak yer almıştır. Ülkemizdeki yapı denetiminin tarihsel gelişimi incelendiğinde, bu konudaki çalışmaların genellikle afet sonrası dönemlerde acele ile çıkarılan kanunlarla yürütülmekte olduğu ve planlı bir çalışma görüntüsü vermediği gözlenmektedir. Halbuki yerleşme ve yapı denetimi konusundaki sorunlar ve bunlara çözüm arayışları zaman zaman beş yıllık kalkınma planlarında yer almış olmasına rağmen bugüne kadar bu konuda etkili hiçbir önlem alınamamıştır. 3.BÖLÜM Sorumluluk sigortalarında maddi teminatın yanında bedeni teminatta verilmekte, bir manada can ve mal sigortası tek poliçede toplanmaktadır. Sorumluluk sigortalarından biri olan ve ileri ülkelerde çoğunlukla uygulanmakta olan mesleki sorumluluk sigortasının içeriği aşağıda açıklanmıştır; Mesleki Sorumluluk bir kişi veya kuruluşun, verdikleri mesleki hizmetin yerine getirilmesinde yapılan bir ihmalkarlık sebebiyle kayba veya zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılaması sorumluluğunu belirtmek için kullanılan bir terimdir. Sorumluluğun uygulanabilmesi için, diğer tarafa sözleşme veya kanuni olarak verilen bir görevin bulunması, bu görevin profesyonel tarafından ihlal edilmesi ve profesyonelin ihmalkar davranışı sebebiyle diğer tarafın zarara uğraması gerekir. Profesyonelin ihmalkar davranışı sebebiyle başkalarına verilen zarar veya mala gelen zararları kapsayan mesleki yükümlülüğe ilave olarak, yasal bir işlem iddia olunan kontrat ihlaline dayandırılabilir ve çoğunlukla da dayandırılır. Bina inşaatlarında ise bu sigorta türü ile yüklenicilerin, binalar işletmeye alındıktan sonra ortaya çıkabilecek mali sorumlulukları güvence altına alınmaktadır. Yüklenici kusurları ile binalarda meydana gelen her çeşit zarar, çökme ve çatlaklar bu güvence kapsamındadır. Bu tür güvencenin amacına uygun şekilde işleyebilmesi için sıkı bir kontrol ve denetim mekanizmasının varlığı şarttır. 4.BÖLÜM Avrupa ülkelerinde uygulanmakta olan yapı denetim sistemleri aşağıda yazıldığı gibidir; Almanya'daki sistemde; belediye ve il özel idarelerinin özel durumlarda kendi bünyelerinde yürüttüğü bazı yapı kalite denetiminin izlemeciliğinin dışında, ülkedeki yapıların büyük çoğunluğu denetim mühendisi büroları tarafından yürütülür. Almanya'daki eyalet sistemi, bu denetim mühendislerin ülke çapında değil de eyalet düzeyinde etkinlik göstermelerini öngörmüştür. Böylece, bütün ülkede küçük ama teknik yönden ciddi bu kuruluşlara toplam olarak çok sayıda rastlanır. Bunlar, yerel yönetimlerden aldıkları delegasyon ve temsil görevini kuvvetle yerine getiren ve teknik bilgi, profesyonel ciddiyet yönlerinden hiçbir kuşkuya meydan bırakmayacak saygın, yerleşmiş, oturmuş mühendislik birimleridir. Ayrıca bu birimlerin oluşturduğu her eyalet için ayrı ayrı ve bütün Almanya için daha üst düzeyde mevcut birlikler bulunmaktadır. Etik yönünden, ya da teknik bilgi eksikliği yönünden herhangi bir açıklık verilip verilmediğinin bu birlikler düzeyinde dikkatli bir izleniciliği yapılmaktadır. Böylece, kalite kontrol mekanizması, kendi içinde gizli bir üst kontrol süzgecinden geçirilmektedir. Bunların sonucu olarak, mühendislik kamuoyunda ve genel yurttaş vicdanında yapı kalite denetimi mekanizması saygın ve prestijli bir nitelik sergiler. Bu teknik ve moral güç deposuna sahip olan bir toplumun bireyleri, ayrıca, yapı kalitesinin sigortalanması gibi bir ek garantiye ihtiyaç görmezler. Bu yüzden Almanya'da yapı kalitesi sigortalanması isteğe bağlı olarak serbest bırakılmıştır. Son yirmi yılın ortalamasında yurttaşların yaklaşık dörtte bir kadarının, daha emin olabilmek için, bir de kalite sigortalaması yoluna gittikleri gözlenmiştir Fransa'da uygulanan sistemse; az sayıda büyük büro aracılığıyla ülke çapında yürütülen denetim mekanizması, 04.01.1978'de yapılan bir yasal düzenlemeyle ek bir garanti unsuru olarak yapı kalitesinde sigortalamayı zorunlu kılmıştır. Uygulanmasında bürokrasiyi arttırıcılığının çeşitli yakınma konuları oluşturmasına karşın, ufak tefek değişikliklerle, sistem bugünde devam etmektedir. Belçika sistemine gelince de; komşu iki büyük ülkede izlenen tüketiciyi koruma yolundaki temel eğilimi tümüyle benimsemiş bulunmaktadır. Kamu yapılarının yarısı, yaptıran idarelerin kontrol teşkilatlarınca, özel kesimin yaptırdıkları ise SECO tarafından yapılır. İnşaat bitiminde "sigorta" devreye girer, binanın sağlamlık ve işlerliği garantilenir, ancak kanunun zorunluluğu yoktur. Buna rağmen toplumsal bilinç, alışkanlık yaygın olarak ihtiyaç duyulup sigorta yaptırılmasıdır. 5.BÖLÜM 17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım 1999 Bolu depremlerine kadar yapıların inşasının yasal çerçevesi 3194 sayılı imar kanunu ile belirlenmiştir. Söz konusu kanuna göre, gerek belediye ve mücavir alan sınırları içinde gerekse mücavir alan sınırları dışında kalan sahalarda yaptırılacak tüm yapılar için belediyelerden ya da valiliklerden ruhsat alınması zorunludur. İmar Kanunu uyarınca yapım sürecinde mevzuata ya da inşaat planına uyulmadığı takdirde; inşaatın durdurulması ya da plana uygun olmayan kısımların yıktırılması çevre koşullarıyla yapılar arasında uyum sağlamak üzere yapıların dış cephe kaplamaları ve çatı malzemelerinin renk ve cinsini belirleme yetkileri belediyelere verilmiştir. Ancak, bu şekilde yetkilendirilen ve görevlendirilen belediyeler, imkanlarının kısıtlı olması ve içinde bulunduğumuz hızlı kentleşmenin yol açtığı aşırı yapılaşma ihtiyacının bir sonucu olarak görevlerini yerine getirememekte, denetim eksikliği nedeniyle sağlıksız bina üretiminin önüne geçilememektedir. Yapı sektörü büyük ölçüde özel sektör tarafından yürütülmektedir. Aynı şekilde lojman, işyeri binası, turistik tesisler ve sınai yapıların inşasında da özel sektörün payı büyüktür. Aşırı talepten kaynaklanan spekülatif fiyatlar, bina üretiminde herhangi bir deneyimi olmayan kişilerin de bu sektöre girmelerine yol açmıştır. Çöken ve büyük çapta can ve mal kaybına sebep olan veya çökme tehlikesi bulunan yapıların inşasının gerçekleştiren müteahhit, taşeron gibi kişi ya da kuruluşların mal sahibine karşı sorumlulukları ; Borçlar Kanunu'ndaki genel hükümlere göre düzenlenmiştir. Hukuk yollarına başvurulduğu takdirde, tazminat, hapis veya meslekten men gibi cezalar verilebilmesine karşın, işlemlerin uzun sürmesi ve maliyetli olması gibi sebeplerle mal sahipleri tarafından genellikle bu yol tercih edilmemektedir. İkamete açık konutlar 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Kocaeli depreminde büyük hasarlar gördüler. Toplam 19.000 bina ya yıkıldı ya da tamir edilmeyecek kadar hasar gördü. Ağır hasarlı konutların sayısı 113.000, orta hasarlı konutların sayısı 125.000, bunların dışında bir milyon insan evsiz kaldı. 26.000 ölü, 45.000 yaralı mevcut. Bu sonuçlar yapımda kalitenin tekrar gözden geçirilmesi sonucunu fazlasıyla doğurmuştur. Her yapı " toplam kalite " gereklerini yerine getirmeli, tamamlamalıdır. Bir bina sadece güvenlik ve ekonomi gibi teknik gerekleri sağlamamalıdır., bunun yanında toplumun sosyal, kültürel ve çevresel gereksinimlerini doldurabilmede de başarılı olmalıdır. Ayrıca konutlar aşağıda belirtilen bazı temel koşullarla değerlendirilmelidir; 1) Bina, toplumun ihtiyaçları ve devamlılığı için hizmet etmelidir, 2) Bina ülkenin makro ekonomisi için faydalı olmalıdır, 3) Bina aşağıda belirtilen durumları karşılamalıdır · İnsanların mutluluğu, · İnsanların rahatlığı, · İnsanların sağlığı, · İnsanların devamlılığı, · Dayanıklılık, · Çevresel sağlık, · Estetik değerler, · Doğal mirasın korunması, · Uzun vadede maliyet faydası, · Sağlamlılık. Binaların yapım ve planlama denetiminin 1999 tarihine kadar uygulanan eski modeli Kocaeli ve Düzce depremlerinde de göstermiştir ki bu özellikleri sağlayamamıştır. 6.BÖLÜM Türkiye 2000 yılına 26 bine yakın vatandaşımızın hayatını yitirdiği, 45 bini aşkın vatandaşımızın yaralandığı ve ulusal ölçekte 20 milyar dolarlık ekonomik kayba neden olan 17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım 1999 Bolu-Düzce depremlerinin yarattığı olumsuzluklarla girmiştir. Ülkemizde yerleşme ve yapılaşmaların denetimi konularında üzerinde yıllardır çeşitli tartışmalar ve çözüm yolları arayışları, gayretleri ve yasa taslakları olmasına rağmen, bu büyük kayıplara kadar uygulamaya dönük somut adımlar atılmamıştır. Mevcut duruma göre inşaat sektöründe yeni bir kontrol müessesini de beraberinde getirebileceği düşünülen 10 Nisan 2000 tarih ve 24016 sayılı Resmi Gazete 595 sayılı " Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname " yayınlanmıştır. Fakat bu kararname yeteri derecede uygulama olanağı bulamadan 13 Temmuz 2001 tarihli, 24461 sayılı Resmi Gazetede 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun yayımı ile yürürlükten kaldırılmıştır. Her iki yasa arasında ki farklılıklar nelerdir; 595 sayılı KHK, yapıda can ve mal güvenliğini sağlamak, kaynak israfına sebep olan plansız, kontrolsüz ve kalitesiz yapılaşmayı önlemek, çağdaş norm ve standartlarda yapı üretmek ve bunun için yapı denetimini sağlamak, yapı hasarı nedeni ile zarara uğrayan kişilerin haklarını korumak ve doğabilecek zararların tazminini sağlamak amaçlarıyla düzenlenmiştir. KHK'nin 18 inci maddesiyle, Yapı Denetim Kuruluşları ile bu kuruluşların uzman mühendis ve mimarları, denetimleri altında inşa edilen yapıların fen ve sanat kurallarına aykırı yapılması nedeni ile ortaya çıkan her türlü yapı hasarından kusur aranmaksızın sorumlu tutulmuş; Yapı Denetim Kuruluşunun, proje müellifi, şantiye şefi veya yapı müteahhidinin görev ve yükümlülüklerini yerine getirmemelerinden dolayı sorumluluktan kurtulamayacağı belirtilmiştir. KHK ile yapı denetim kuruluşlarının, denetim faaliyetlerine başlamadan önce, denetimin üstleneceği her bir yapı için ayrı ayrı yapının taşıyıcı sisteminde meydana gelebilecek yapı hasarlarından kaynaklanan zararın karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırması zorunlu tutulmuş ve sorumluluk süresi yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren 10 yıl olarak saptanmıştır. Ancak 595 sayılı KHK'nın Anayasanın 127 ve 128 inci maddelerine aykırılığı ileri sürülerek, iptali istemi ile Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonunda, Mahkeme 24 Mayıs 2001 tarihli, 2001/90 sayılı kararıyla Kararnamenin iptalini kararlaştırmıştır. Ve 4708 sayılı Kanun Anayasa Mahkemesinin iptal ve yürütmeyi durdurma kararlarından doğan boşluğu doldurmak üzere çıkarılmıştır. Can ve mal güvenliğini teminen imar planına, fen ve sanat kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları saptamak amaçlarıyla hazırlanan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunda, yapı hasarı nedeni ile zarara uğrayan kişilerin haklarını korumaya ve doğabilecek zararların tazminini sağlamaya dönük hükümler, Kanunun amaçları arasından çıkarılmış; dolaysıyla zararların tazminini sağlayacak sigorta sistemine yer verilmemiştir. 4708 sayılı kanuna bakıldığında Kanunun tamamen proje ve yapı denetimini düzenlemeye yönelik olduğu görülmektedir. Kanunun 3 üncü maddesi hükmüne göre yapı denetimi kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idare olan belediye veya valiliklere karşı kusurları oranında sorumludurlar. Vurgulanan sorumluluğun takibinin yalnız genel hükümlere bırakılması, sorumlular ve zarar görenlerin zararını karşılamak için zorunlu sigorta teminatı gereğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır. Ayrıca, genel hükümlere başvuruda adli işlemlerin ve kararların uzaması ve maliyetinin yüksekliği kazai yolun çok kere tercih edilmemesine yol açmaktadır. SONUÇ VE ÖNERİLER : Binalardaki kusurların sıkça ve önemli hasarlar olarak ortaya çıkmasına neden olan etkenler yani binaların prototip olması, yapım işinde görev alan kişiler arasındaki koordinasyonun sağlanmasının güç olması ve görev alanların konularında uzman olmasının gerekliliği, uygulama koşulları ve çevrenin getirdikleri zorluklarda göstermektedir ki inşaat sektöründe ciddi ve güvenilir bir denetimin olması gerektiğini. Gelişmiş toplum bilincine sahip olmanın en önemli kuralı yaşanan acı tecrübelerden ders almak, bilinçlenip gelecekte aynı hataları yapmamaktır. Bu ülkemiz açısından değerlendirilmiş ve 17 Ağustos Kocaeli, 12 Kasım Bolu-Düzce depremlerinden sonra, 595 sayılı KHK, 10 Nisan 2000 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış; 10 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe girmiş; ancak yeteri derecede uygulama olanağı bulamadan 4708 sayılı kanunla kaldırılmıştır. Oysa, her iki yasa arasında, özellikle sigorta açısından önemli farklar vardır. Yeni yasa da; kullanma izni alınan yapılarda meydana gelebilecek hasarlar için zorunlu sigorta söz konusu değildir. Yeni yasaya göre fenni mesuliyet kaldırılmış, yerine tecrübeli mühendisler tarafından yapının proje aşamasından tamamlanmasına kadar sürecek sıkı bir denetim sistemi getirilmiştir. Ayrıca yapıların taşıyıcı sistemlerinde meydana gelebilecek hasarlar on beş yıl boyunca yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğunda sayılmış, fakat bu sorumluluk için sigorta zorunluluğu getirilmemiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi 595 KHK, 4708 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Aslında olması gerekenin, bu kararnamede gerekli değişikliklerin yapılması iken. 4708 sayılı Kanun ile getirilen yeni sistemde aksayan yönler ve çözüm önerileri aşağıda sıralanmıştır; 1) Sigorta sektörü gerek, yapı inşasında ve denetiminde görev alanların sorumluluklarına, gerek inşaat sektöründe kullanılan ürünler için sorumluluk sigortasına teminat sağlamada, yapı hasarından doğan zararları karşılamada, güvenilir bir kuruluş olarak sistem içinde yerini almalıdır, 2) Kanunun amaçları arasında can ve mal güvenliğinin sağlanması yer alırken kamu kuruluşlarına ait yapıların denetim sisteminin dışında bırakılması son derece sakıncalı bir uygulamadır. Özellikle son zamanlarda yaşanılan depremlerin verdiği zararlar dikkate alındığında, 3) Müteahhitlerin tutumunu onur sistemi içinde denetleyen bir "Müteahhitler Odası" olmadığı için gelişigüzel kişiler İnşaat Müteahhitliği yapmaktadır. Bunun önlenmesi için yapımcı firmalar kendi aralarında bir birlik oluşturarak, oto kontrol sistemi kurmalıdırlar, 4) Meslek kuruluşlarının yetkilerinin yeniden düzenlenerek üyeleri üzerinde denetimi artıracak, mimar, mühendis, proje müellifi gibi teknik elemanlarda kaliteyi sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Meslek odaları yapıda denetimde aktif rol oynamalı ve bunun için yetki verilmelidir. Belediyelerin Bayındırlık ve İskan Müdürlüklerinin Mühendis ve Mimar Odalarının sorumluluk ve yetkiyi paylaşmaları sağlanmalıdır, 5) Bina projelerinin sorumluluğunu üstlenen mimar ve mühendislerimiz genelde, depreme dayanıklı bina tasarımlama ilkelerini bilmezler. Çünkü, eğitimini almamışlardır. Hiç bir üniversitemizde, depreme dayanıklı bina tasarımı dersi mecburi değildir. Bazı üniversitelerimizde, sadece seçmeli ders olarak okutulur. Hiç vakit geçirmeden, "depreme dayanıklı bina teknikleri" dersi, inşaat mühendisleri ve mimarların eğitim programlarına "zorunlu" ders olarak konulmalıdır, 6) Yapı üretim sürecinde yapılması gereken tüm plan ve projelerin mesleki yeterliliği ilgili meslek odalarınca belirlenmiş, yetkin mühendis ve mimarlar tarafından denetlenmesinin sağlanması gerekmektedir, 7) Yalnızca mimar ve mühendisler için değil proje müellifinde de uzmanlığın gerektirdiği belirli şartlar aranmalıdır, 8) Aslında inşaat sektöründe üretilen birçok malzemenin standarttı vardır ve bu standartta uygun üretimlerde mevcuttur. Ancak standarttı olan ve bu standartta uygun kalitede üretilen malzemelerle yapılan inşaatların her zaman kaliteli olacağı söylenemez. Çünkü, standartları olan ve bunlara uyularak yapılmış bileşik bir yapı elemanı her zaman yapı fiziğine uygun davranış göstermeyebilir. Bunun nedeni de uygulama sırasındaki gerekli özenin gösterilmemesidir. Bu özenin sağlanması için ciddi denetimin yapılması gereklidir, 9) Yatırımların gerektirdiği kaliteli teknik elemanın yetiştirilmesi ve istihdamı yönünde, kamu kuruluşları, özel sektör, belediyeler ve üniversitelerin koordineli olarak çalışması, profesyonel inşaat usta ve işçisi yetiştirilmesi, bu hususların kısmen hizmet içi eğitimlerle pekiştirilmesi konusunda gerekli organizasyonların yaygınlaştırılması ve bunlar için yeterli kaynak temini gerekmektedir, Denetim görevi teknik kaygıyı ticari kaygının önünde tutabilecek bir etik anlayış ile gerçekleştirilmelidir, bu anlayışa uygun davranmayanları yasa ile cezalandırılarak meslek disiplini sağlanmalıdır. INTRODUCTION The quality of buildings has arose anxiety in every age, therefore, providing property and life security in buildings, construction of buildings in compliance with modern norms and standards especially with regard to their resistance to earthquakes, became the most sought feature in every community. In all of the developed countries, there are provisions in the civil code and even in the law of obligations allowing the citizens to have constructed useful and lovely buildings in their opinion. In addition, in France, the building supervision mechanism conducted throughout the country at the hands of a few big offices mandated insuring building quality as an additional guarantee. In our country, insurance sector provides guarantee in various insurance fields and in building and construction sector, like other fields. Not only the buildings are insured with fire insurance, which is included in the insurance for property, against acts of God such as fire, earthquake, volcano eruption, storm, flood, snow weight, thunderbolt and other risks such as explosion or other risks, but also construction insurance provides guarantee for losses and damages to occur due to previously unknown and sudden reasons within the period from the unloading of construction materials at the construction zone until the deadline set forth in the insurance policy. On the other hand, no special insurance application to guarantee for a long period of time the responsibility arising from bad construction of buildings and to meet the responsibility of supervision of the building has been arranged in our country. Because "technical responsibility and supervision" institute with regard to constructions, especially building type constructions, has not become established and clear yet as neither a concept nor a practical progress. It is a well-known fact that despite various provisions of legislation on public works and disasters which has been in effect for years, no effective construction supervision in application could be achieved, supervision activities brought about for settlements and constructions by Law on Public Works numbered 3194 and relevant regulative provisions were not practically applied, and the provisions suggested on this issue are inadequate and ineffective. After Kocaeli and Bolu earthquakes that took place in our country in 1999, a Decree with the power of Law on Supervision of Constructions (numbered 595) and Law on Supervision of Constructions (numbered 4708) were passed by having accelerated the studies on issues of responsibility-supervision-insurance in construction with attendance of establishments such as Ministry of Public Works and Housing, INTES, Turkish Union of Chambers of Engineers and Architects and TÜBİTAK Construction Research. This study also questioned how much this law was adequate. CHAPTER ONE The legal definition of construction in accordance with article 3 of the Decree with the power of Law on Supervision of Constructions numbered 595 is as follows: Construction is; " building works containing all kinds of building, installation, production, boring, modification, reinforcement and main repair of temporary or permanent buildings and facilities which are stationary, linked to the ground either directly or indirectly, accommodating living temporarily or permanently, as well as their annexes, substructure installations ". As to the technical definition of construction; the first one puts forth construction as a process and the second one as a result. These are as follows: Construction can be defined as a group of special unrepeated activities, which should be completed within a certain period of time using certain resources. In other words, constructions are contracts or work programs which require certain engineering applications and undertaken in order to meet a demand by a certain consumer, the subject of which are buildings, roads, bridges, dams, ports etc. Construction may also be defined as assets (structures) constructed and arranged on a land-estate using material and labor. The features of construction and buildings subject to technical supervision and insurance of liability may be listed as follows: Features of Construction: 1) Construction projects have a definite, defined, certain objective, 2) They have certain start and finish points. There is an exact final point where the objectives are accomplished, 3) The incident is peculiar to itself, single and unrepeatable, 4) Construction is a complex effort pursued using time and monetary resources to reveal a certain product. It is a process consisting of subsequent and parallel activities, 5) A construction project requires establishment of various organizational structures and development of various functional relations, Features of Building; 1) It is linked to a ground, in other words, a land-estate, 2) It is immovable. It is constructed to remain in a certain area permanently, 3) It is single and unique. A construction product is peculiar to itself in many aspects, 4) It is heavy and bulky. A construction product consists of elements moving and storing of which are nearly impossible. Therefore, it is manufactured and installed in a place where it shall reside permanently, 5) It is complex. It is a complex product requiring the joint efforts of various industries, people, and establishments with distinct qualifications in various stages, 6) It requires long-lasting efforts. While many industrial products are manufactured within periods expressed in terms of hours or days, a construction product requires efforts lasting for years. Such product is 2-3 years in average approximately half of which passes in the construction zone, 7) It is an expensive product. Introduction of construction products require big monetary resources due to their scale and features compared to several products, 8) It has a long lifetime. Such feature of construction product not only slows down application of innovations, but also increases the field and scale of occupation of the industry and increases the price of the product independent from the cost. Most construction products can be sold even before completed because of their being expensive and unique. CHAPTER TWO Construction supervision and responsibility is not luxurious in general but a vital service activity for protection of the consumer from unjust competition, and continuity of public order and most important of all, for human health and life security. Technical supervision must be thought of as a structure consisting of three elements: · Obligatory standards, norms and regulations setting forth the minimum level of production, · Carrying out of production at the hands of authorized people, entities, and self-supervision applications. In other words, specialization and professionalism in both production and supervision. · Impartial supervision conducted by modern, independent supervision corporations (foreign or external supervision) Factors aggravating and even making impossible the effectiveness of supervision are either lack or inadequacy of standards, which can be regarded as production and supervision laws, and contradictions between standards handling the same subjects with their different aspects. Taking into consideration the historical development of construction supervision, a chapter of 3800 years old Hammurabi Legal Codes mentions about building endurance concept in a strong manner. It is the first written code, which is a mixture of civil code and constitution text. According to this law; " If the house that has been built collapses and kills the owner, the architect shall be punishable by death, if the contents have been destroyed, he must restore what has been destroyed and, because he did not make the building strong and it collapsed, he must rebuild strong and it collapsed, he must rebuild the house at his own expense." So a basic principle of all civil codes issued in later ages of the history was illuminated. Concerning the quality and supervision understanding of recent times, we see that the first civil code prepared by Napoleon in France in 1802 seriously deals with construction quality and supervision with a modern understanding. Examining the historical development of construction supervision in our country, we see that the studies are generally pursued by means of laws urgently passed in post-disaster periods. However, although the problems in relation with settlement and construction supervision and searches for solution thereto were included in the five-year development plans, no effective measures were taken in this issue until now. CHAPTER THREE In insurance of liability, physical guarantee is provided in addition to the financial one, and in one respect, life and property insurance are contained in a single policy. The content of occupational liability