Mevdûdî‟nin hayatı, eserleri ve islâm hukuku ile ilgili görüşlerinin değerlendirilmesi


Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Lutfullah Kerim Bilgin

Danışman: ABDULLAH KAHRAMAN

Özet:

20. yüzyılda yaşamış mütefekkir ve ıslahatçılardan biri de hiç şüphesiz Seyyid Ebu’l- A’lâ Mevdûdî’dir. 1857 sonrası İngilizlerin Hindistan bölgesindeki hâkimiyeti, dînî, siyasi, psikolojik ve sosyolojik sorunları da beraberinde getirmiştir. İçinde bulundukları durumdan çıkış yolu arayan Müslümanlarda Kur’ân ve Sünnete dönme arzusu oluşmuş, tam da böyle bir zaman zarfında Mevdûdî, karizmatik bir lider olarak ortaya çıkmıştır. Siyasal İslamcı bir şahsiyet olarak Mevdûdî, siyasi ve dini temellerini oluşturmaya çalıştığı İslâmî bir hükümetin mücâdelesini vermiştir. Fıkıh ve itikad konusunda selefi anlayışı benimseyen Mevdûdî, Seyyid Kutub ve Hasan el-Bennâ’da da görüldüğü şekliyle, fertten topluma ve toplumdan da devlete ulaşacak şekilde yeryüzünde İlâhî düzeni inşa etmeye çalışmıştır. O, Yeniden tanımlayarak özgün anlamlar kazandırdığı İlâh, Rab, ibadet ve din gibi temel kavramlar üzerinden kişilere, itikâdî anlamda geniş bir bakış açısı kazandırmaktadır. İslâmî uyanışı ve dirilişi sağlamada içtihada ayrı bir önem vermekte; dinamik bir hukuk anlayışını esas almaktadır. Hadisleri anlamada Hanefi merkezli yeni bir usûl önerisi de getiren Mevdûdî, Müslümanları bölgedeki Hindulara, Sihlere ve İngilizlere karşı himâye etmek için 1941’de Cemaat-i İslami’nin kurulmasına öncülük etmiş ve 1972 yılına kadar bu organizasyonun fiili liderliğini yürütmüştür. Müslümanların din algısı, eğitim sistemi, devlet nizamı, siyaset ve cemiyet gibi alanlarda yeni bir düşünce sistemini öngörmesi, onun ıslah anlayışının bir tezâhürüdür. Mevdûdî ile başlayan hareket, Seyyid Kutub gibi fikir adamlarına ve İran inkılabı gibi olaylara yön vermiş ve günümüzde de etkisini koruyarak devam etmiştir. Anahtar Kelimeler: Mevdûdî, Fıkıh, İçtihad, Cemaat-i İslâmî ABSTRACT Seyyid Ebu’l- A’lâ Mawdûdî is also undoubtedly one of the thinker and reformist who lived in 20th century. After 1857 the dominance of the British people in India region has brought along the religious, political, psychological and sociological problems. In the Muslims who seeks for a way out of the situation in which they exist the desire to return back to Quran and Sunnah was formed, precisely during such a time Mawdudi was emerged as a charismatic leader. As a political Islamist personage, Mawdudi was struggled for an Islamic government which he was trying to create the political and religious foundations of it. Mawdûdî who adopts the predecessor understanding regarding fıqh and belief, has tried to build the divine order on earth in a manner to reach from individual to the society and from society to the state, as it is also seen in Sayyid Qutb and Hasan al-Banna. He gave a broad point of view to people in a sense of belief through basic concepts such as Deity, the Lord, worship and religion that he acquired specific meanings by redefining. He gives a special significance in the judicial opinion and grounds on a dynamic understanding of law in providing the Islamic awakening and resurrection. Mawdûdî, who also brings a new Hanafi based process proposal in understanding Hadiths has pioneered to the establishment of Jamaat-e Islami in 1941 in order to patronize the Muslims against the Hindus, Sikhs and the British and has conducted the de facto leadership of this organization until 1972. The predicting a new thought system of the Muslims in areas such as the perception of religion, education system, government statue, politics and society is a manifestation of his melioration understanding. The movement that started by Mawdûdî gave direction to the intellectuals such as Sayyid Qutb and events such as Iran revolution and also keep on continuing by maintaining its influence currently. Keywords: Mawdûdî, Fıqh, Judicial opinion, Jamaat-e Islâmî