Taşköprîzâde’nin Kemalpaşazâde’ye yönelttiği eleştiriler : Hâşiye‘alâ Şerhi’l-Keşşâf li’l-Cürcânî bağlamında


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Yusuf Memük

Danışman: MURAT SÜLÜN

Özet:

Osmanlı Tefsir geleneğinin hâkim telif türü şerh ve haşiyelerdir. Üzerine en çok şerh ve haşiye yazılan tefsirlerden biri de Zemahşerî’nin el-Keşşâf adlı eseridir. Bu eser üzerine yazılan şerhler arasında Sa‘düddîn et-Teftâzânî’nin şerhi ve onun karşıtlığında Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin şerhi çok önemli bir yer edinmiştir. Nitekim daha sonraki süreçte el-Keşşâf tefsirine doğrudan şerh yazmak yerine bu iki allâmeye ait şerhler üzerine hâşiyeler kaleme alınmıştır. Şüphesiz benzerlerine göre daha geç bir dönemde kaleme alınan Kemalpaşazâde ve Taşköprîzâde’ye ait hâşiyeler, özelde el-Keşşâf tarihinin genelde ise Tefsir tarihinin yaklaşık beş asırlık zaman dilimine ışık tutan temsil kabiliyeti yüksek metinler haline gelmiştir. Bu çalışma tarihsel bir bütünlük ve kronolojik bir bakış açısıyla üç bölümle sınırlandırılmıştır. Birinci bölümde şerh-haşiye türüne dair genel bir kavramsal çerçeve çizmenin yanı sıra XVI. yy. Osmanlı dönemi tefsir geleneğinde şerh-haşiye türünün gelişim süreci olabildiğince veciz bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde Kemalpaşazâde ve Taşköprîzâde’nin hayatı, ilmi yönü ve eserlerine dair bilgiler verildikten sonra onların söz konusu haşiyeleri, nüshalar, kaynaklar, telif sebepleri, üslup, yöntem ve muhteva açılarından incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise hâşiyeleri bağlamında Taşköprîzâde’nin Kemalpaşazâde’ye yönelttiği eleştiriler ele alınmıştır. Ele alınan eleştiriler hâşiyede yer alan Arap dili, Kelam ve Tefsir ilimlerine ait temel bazı meselelerle sınırlandırılmıştır. Netice itibariyle söz konusu eleştirilerin klasik eserlerdeki birtakım boşlukları doldurmaya yönelik derinlikli meseleler olduğu sonucuna varılmıştır. -------------------- The dominant compilation type of Ottoman Tafsir tradition is sharh and hāshiyah. One of the most written sharhs and hāshiyahs about it, is Zemahşerî's work called al-Kashshāf. Among the sharhs written on this work, the sharh of Sa‘duddîn Teftâzânî and the sharh of Seyyid Serîf Curcânî gained an important place. As a matter of fact, in the later process, instead of writing a sharh directly on al-Kashshāf, hāshiyahs on these two scholar’s sharhs were written. Undoubtedly, the hāshiyahs of Kemalpasazāde and Taskoprīzāde, which were written at a later period according to their counterparts, have become highly representative texts that shed light on the history of al-Kashshāf in particular and the history of Tafsir in general, about five centuries. This study is limited to three parts with a historical integrity and a chronological perspective. In the first chapter, besides the general conceptual framework of sharh-hashiya type, 16th century the development process of the sharh-hashiya type in the tafsir tradition in the Ottoman period was tried to be presented as much as possible. In the second chapter, after giving information about Kemalpasazāde and Taskoprīzāde’s life, scientific direction and works, these hāshiyahs are examined in terms of copies, sources, reasons of compilation and also in terms of style, method and content. In the third chapter, the criticisms of Taskoprīzāde to Kemalpasazāde within the context of his hāshiyahs are discussed. The criticisms are limited to some of the main issues in the text, which belong to the Arabic language, Kalam and Tafsir. As a result, it is concluded that these criticisms were deep and qualified issues to fill some important gaps in classical works.